Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Kuramsal Bir Eleştiri

Maddi Olmayan Emek Teorisi

Arif Koşar

Maddi Olmayan Emek Teorisi Gönderileri

Maddi Olmayan Emek Teorisi kitaplarını, Maddi Olmayan Emek Teorisi sözleri ve alıntılarını, Maddi Olmayan Emek Teorisi yazarlarını, Maddi Olmayan Emek Teorisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Maddi olmayan emek üreten bazı çalışanların işleri yaratıcı değildir. Rutindir. Aynı işi aynı makineyle, aynı sürede günde birçok kez yapmak zorundadır. Emek biçiminin getirdiği yaratıcılığı kullanamadığından bu kişiler kendini işçi olarak tanımlamaktadır"
Sayfa 129Kitabı okudu
İnsanın akciğerinin her nasıl ki solumak için havaya ihtiyacı varsa sermayedar da “doğal kuvvetleri üretken bir şekilde tüketebilmek için insanın el emeğine ihtiyaç duyar.”
Reklam
Toplumsal üretimin kendisi maddidir. Üretimi maddi ve maddi olmayan şeklinde ayırırken Marx, zihinsel veya kafa emeğine dayalı üretimden çıkan ürünlerin (sanat, edebiyat, tiyatro, eğitim vb) salt görüngü biçimlerine vurguda bulunur. Elle tutulamayan herhangi bir şey (duygu, düşünce vb) salt görüngü bazında bize elle tutabildiğimiz diğer nesneler (masa, sandalye vb) kıyasla maddi değilmiş gibi gözükür. Maddi olmayan emek ve üretimdeki garı maddilik, emeğin ve üretimin toplumsallığını ve tarihselliğini ifade eder; bunların yansıdığı görüngü biçimleri bu gerçeği değiştirmez.
Marx kapitalist üretim tarzında “maddi olmayan üretim’i iki çeşide ayırır. Bunlardan birincisi “satılabilir metalardan oluşur. Örneğin kitaplar, resimler, kısaca sanatsal yaratımın tüm ürünleri. Maddi olmayan üretimin ikinci çeşidi bir zihin emekçisinin üretken emelinde karşılık bulur. Kapitalist üretim tarzında Marx zihinsel emeği üretken olmayan şekilde ayırır. Sermaye ile doğrudan bir değişim ilişkisi içinde olan ve üretici değer ve artı değer dolayımıyla sermaye üreten emeğe Marx “üretken emek”; sermayeyle bu tür doğrudan değişim ilişkisinde olmayan ve sermaye üretmeyen emeğe “üretken olmayan emek” adını verir. Örneğin bir özel okuldaki öğretmen, ücretli emekçi olarak çalıştığı kurumun sahibiyle bir üreten emek ve sermaye ilişkisi içindedir, ama öğrencileriyle olan ilişkisi bağlamında üretken olmayan bir emekçidir. Benzeri şekilde özel bir tiyatrodaki aktör, tiyatro sahibiyle olan değişim ilişkisinde üretken emek sarf eder; bu değişimin namevcut olduğu seyircisiyle olan ilişkisinde üretken olmayan emek sarfeder.
Orta sınıf üyesi, elde ettiği orta sınıf konumunu kaybetmemek için çok çalışmak ve “karakterini kiralamak zorundadır…”
Bir kuş gibi şarkı söyleyen şarkıcı üretken olmayan bir işçidir. Ama şarkısını para için sattığı oranda bir ücretli emekçi ya da tüccar olur. Ancak aynı şarkıcı ona para kazanmak için şarkı söyleten bir girişimcinin yanında çalışırsa o zaman üretken bir işçi olur; çünkü o doğrudan doğruya sermaye üretir.
Reklam
Marx, sosyalizmin siyasi inşasına duyulan ihtiyaç konusunda ütopyacı bir öğreti sunmaz, böyle bir devrimci inşaayı mümkün kılan unsurların kapitalizmin bizzat kendisinden türediğini savunur.
Meta, her şeyden önce, taşıdığı özellikler itibarıyla şu ya da bu türden insan ihtiyaçlarını gideren dışsal bir nesne, bir şeydir. Bu ihtiyaçların doğasının, örneğin mideden mi yoksa hayallerden mi kaynaklandığının bir önemi yoktur.
Maddi olmayan emeğin tümü muhakkak maddi etkinlikle ilgiliyken, maddi emek ise tam tersine sadece işe tabi tutulan maddeyi değil öznelliği ve toplumsal ilişkileri de değiştirmesi anlamında “maddi olmayan” niteliktedir. Bu bakımdan maddi ve maddi olmayan arasında net bir ayrım yoktur.
Burjuva toplumunu uzun vadede ve bir bütün olarak düşündüğümüzde, toplumsal üretim sürecinin nihai sonucu daima, bizzat toplum olarak, başka bir deyişle toplumsal ilişkileri içindeki insanın kendisi şeklinde gözükür. Ürün gibi sabit bir biçimde sahip olunan her şey, bu hareket içinde sadece bir an, kaybolan bir an olarak karşımıza çıkar.
Reklam
Tarih bir kez ilerleyip toplumsal gerçeklik değiştiğinde eski teoriler artık yetersiz kalır. Yeni gerçeklik karşısında yeni teorilere ihtiyaç duyarız.
Endüstri, işçi ile doğa ve toplumsal dünya arasında oldukça dolaylı ve soyut bir ilişkiyi yaratır. İş doğrudan üretim sürecinden uzaklaşmıştır ve ürün de artık tikel ihtiyaçların karşılanması ile doğrudan ilişkilendirmez.
İnsan emeği, tohumun bitkiye ve mahsule dönüştürülmesine neden olmaz, ancak bir organik dönüşümün kendiliğinden olabilmesi için en uygun şartları sağlar. Bu, bir tahtayı değiştirmek için araçlarla çalışan marangozla çelişir. Benon, tarımın esasen “dönüştürücü olmaktan ziyade sürdürücü, düzenleyici ve çoğaltıcı bir emek” olduğunu savunur.
Doğayla en yakından ilişkili en basit iş şekli; avcılık, balık tutma veya bitki toplama işlerinde olduğu gibi doğaya doğrudan el koymaktır. Bu tür işlerde doğanın verdiği doğrudan alınır. Bu sınır durumudur, çünkü neredeyse dolayımsız olan doğaya el koyma, nesnenin kendinde dönüşümü içermez.
Emek sürecinde insanın faaliyeti emek aracı yardımıyla, emek nesnesi üzerinde daha başından amaçlanmış bir değişiklik gerçekleştirir. Süreç ürünle son bulur. Sürecin ürünü bir kullanım değeridir, biçim değişikliği ile insan ihtiyaçlarını gidermeye uygun hale getirilmiş bir doğal maddedir. Emek nesnesiyle birleşmiştir. Emek nesneleşmiş ve nesne işlenmiştir.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.