Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Marksizm ve İnsan Doğası

Sean Sayers

En Eski Marksizm ve İnsan Doğası Sözleri ve Alıntıları

En Eski Marksizm ve İnsan Doğası sözleri ve alıntılarını, en eski Marksizm ve İnsan Doğası kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Başlı başına sırf bedensel gereksinimlerle ve bunların doyurulmasıyla sınırlanmış olmak, düpedüz, zihnin doğaya saplandığı bir durum ve dolayısıyla, vahşilik ve özgürsüzlük durumu olurdu Hegel
Sayfa 105Kitabı okudu
Gereksinimler, insan güçleri ve yetenekleri olarak olumlu biçimde var olanın olumsuz yanıdır. Güçlerimiz ve yeteneklerimiz geliştikçe, yeni gereksinimler ortaya çıkar; ve yeni gereksinimlerin doğması, yeri gelince, yeni güçlerin ve yeni yeteneklerin gelişimini kamçılar. Gereksinimler ve güçler aynı sürecin - insan doğasının genişlemesinin- iki farklı, olumlu ve olumsuz yanıdır
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
“Dünya tarihi denilen şeyin bütünü, insan emeği yoluyla insanın yaratılmasından başka bir şey değildir”
Marx ,1844
 Toplumsal kısıtlama –ya da daha doğrusu, toplumsal etki– tüm sahici özgürlüğün ve insan gelişiminin gerekli ön koşuludur. 
....toplumsal ilişkiler, insan doğasının yalnızca onun içinde gelişebileceği ve gerçekleştirilebileceği gerekli çerçeveyi sağlar.Bu nedenle, toplumsal ilişkiler hem insan doğasının gelişmesini olanaklı kılar hem de aynı zamanda onu sınırlandırır .Ve onu sınırlandırdığı ölçüde, yaratılmasına bizzat yardım etmiş olduğu yeteneklerin ayak bağları ve kısıtlayıcıları haline gelir .
Kafa ve kol emeği bölünmesi bugünkü topluma özgü değildir. Bu, toplumsal bölünmenin ve genel olarak sınıf farklarının ilk büyük temeliydi. Marx’ın dediği gibi, “gerçek anlamda iş bölümü, ancak, maddi ve zihinsel emek arasında bir bölünmenin ortaya çıkmasıyla başlar "
Reklam
Ne var ki, iş bölümünden etkilenenler yalnızca kol işçileri değildir.... Öğrenim ve kültür aracılığıyla zihnin gelişmesi, neredeyse bütünüyle, pratik şeylerden koparılmış bir kuramsal etkinlik ve kitaptan öğrenme meselesi olup çıkmıştır .Genelde eğitim sistemi ve özelde üniversiteler, bu entelektüel tek yanlılığı kutsallaştırır ve ete kemiğe büründürür. Öğrenim, eğitim kurumlarıyla sınırlanmış ve daha geniş toplumun etkinliklerinden ayrılmıştır . Dahası, bu kurumların içinde modern âlimlik bir tür entelektüel “detay çalışması” haline gelmiştir ve emekçi eski imalat atölyesine ne ölçüde kapatılmış ve sınırlanmışsa, modern akademisyen de bilgisine ve etkinlik sahasına o ölçüde kapatılmış ve sınırlanmıştır: Kendi küçücük uzmanlığı dışındaki alanlar konusunda tamamen cahildir ve geniş halk kitleleri şöyle dursun, diğer alanlardaki akademisyenlerle bile iletişim kurmaz .
 Marx’ın yaptığı yabancılaşmış emek tanımında bu konu açıktır; bu tanımı oluşturan gerçek şudur ki, işçi,çalışmasında kendisini doğrulamaz, yadsır, mutlu değil berbat hisseder, özgür zihinsel ve bedensel enerjisini geliştiremez tenini öldürür ve zihnini harap eder . Bu nedenle, onun emeği gönüllü değil, zorakidir; zorlanmış emektir. Bu nedenle, bir gereksinimin doyurulması değildir; ama kendisinin dışındaki gereksinimleri doyurmak anlamına gelir .
Ev kadınları, sadece ev içi rolün kendilerini kısıtladığını, yeteneklerini ve kapasitelerini tam olarak kullanamadıklarını gitgide daha çok hissederler. Yapılan ampirik incelemeler, depresyonun ve  ve psikiyatrik semptomların sıklığının bir işi olan kadınlara oranla ev kadınlarında daha yüksek olduğunu göstermektedir
Reklam
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.