Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Martin Eden
Jack LondonMartin Eden Yorumları ve İncelemeleri
Martin Eden yorumları ve incelemelerini, Martin Eden kitabı hakkındaki okur görüşlerini , Martin Eden puanlarını 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tüm başarısızlıkları tek bir derin aşkla yenebilir miyiz Ya da tüm başarılara tek bir hareket ile son verebilir miyiz ?
Gerçek varlığımıza saygı duyanlar sayısı hep az olanlar mıydı ? Görülebilir olmak için şöhret mi gerekir hep ?
Sorularıyla cevap bulmaya çalıştığım sürükleyici bir eser. Martin varlığını kabul ettirmek için sonu olacağı başarı kazanmak zorunda mıydı ? Aslında günümüzde hala birçok insan kabul edilebilmek amacıyla kendi benliğinin dışına çıkarak sınıflara girme çabasında .
Baştan sona sorulara cevap bularak okuduğum bu eserde her cümlenin hakkı verilmiş o lezzettin keşfindeydim. Bitmesin diye yavaş yavaş okuduğum sayılı kitaplardan. Ölümün acı kabul görüldüğü bir dünyada hayatın Martin’e daha acı gelmiş olmasıyla son bulan bu esere kalbimi bırakarak veda ettim.
Uzun bir serüvene girecek halde değildim bu kitaba başlarken, bundandır ki 40 gün sürdü okumam. Eğer normal bir dönemde olsam ve düşünceler içinde yanıyor olmasam, belki de sabahlayarak bitirdiğim bir kitap olurdu. 40 güne yayılmış olması ise, Martin'i daha çok benimsememe neden oldu, belki de daha iyi oldu.
İlmek ilmek içime işledi diyemem bu
Öz güven+eleştirel düşünebilme becerisi+hırs+çalışkanlık+iyi niyet+aşk+başarısızlık+başarısızlık+başarısızlık+BAŞARI = Martin Eden
Aşina olduğumuz bir döngü belki bu, evet. Neredeyse her yer ve yazılmış birçok eser bu süreçlerle dolu. Fakat bu kitapta başarısızlığın alıp götürdüklerini ve başarının getirdiği hazzı Martin’le daha derinden hissediyorsunuz. Yaşamınıza ayna tutuyor. Kendinizden bir şeyler buluyor, yalnız değilmişim diyorsunuz. En azından beni buradan yakaladı. O yüzden mutlaka okumalısınız diyebilirim.
Sevgiler...
Bu incelemede, Jack London'ın Martin Eden'i hakkında genel eleştiri ve yorumlarımı ele alırken hem de kitaptaki temaları, karakterleri ve dil-anlatımı değerlendirmeye çalıştım; okuma planlarında olan herkes için ilgi çekici olabileceğini umuyorum.
Jack London'ın en önemli eserlerinden biri olarak görülen bu kitabı henüz bitirdim:
Martin'i okuduktan sonra yaşadığım boşluğu anlatamam. yaşadığı her şeyde sanki yanında ben de vardım onunla birlikte acılarını paylaştım. kalın olmasından hoşlandığım bir kitaptı filminden daha çok hissediliyordu duygular kitapta. karakterimiz Martin yazar olma yolunda oldukça emek harcıyor fakat bir türlü emeğinin karşılığını alamıyor. bir sürü zorluklardan geçiyor asla pes etmiyor yalnız kalsa da aç kalsa da yolundan dönmüyor. en sevdiğim kitaptır. kaç kez okursam okuyayım içim hep aynı derecede burkulur. tavsiye edilir...
Muhteşem bir eser! Bu okuduğum en güzel yabancı klasik. Martin Eden'in yaşam mücadelesi, idealleri uğruna çektiği sıkıntılar, o gözünde büyüttüğü burjuva sınıfının aslında bir hiç olduğu, yoksul Martin Eden ile ünlü Martin Eden arasındaki farklar ve hayata dair ders çıkarılması gereken olaylar...
"kimse bana inanmıyor"
"Aşk, kitaplarımın yayımlanmasıyla ve ünlü olmamla beslenecek kadar basit bir şey mi? "(syf 498)
Kitapta en mutlu olduğum şeydi Martin'in Ruth ile birlikte olmaması. Çünkü Martin'in de dediği gibi aşk, insanı olduğu gibi kabul etmeli. Ama Ruth, Martin'in hep bir kalıba sokmak istedi ve bu yüzden kaybetti. Bu açıdan mutluyum:)
Son...
Kesinlikle böyle bir son beklemiyordum.
Dehşet içinde okudum son sayfaları. İçimde hep mutlu sonla biteceğine dair bir his vardı ve o kafayla kitabı okuyordum. Ama o son sayfaları okuduğumda bana yaşattığı şoku hiçbir zaman unutmayacağım gibi...
Sevdiği kadın bile ona inanmazsken o hep kendine inandı. İnandı ve başardı
Sizlerde kendinize inananlardan olun ve başarın.
Kitapla kalın.:)
Kelimelerim, anlatmaya çalıştığım şeyi anlatmıyor sana.(Syf 499)
Öncelikle çook uzun bir süre benimle birlikte her yere sürünmesine rağmen okuyamadım, devam edemedim. Bu tamamen benim çok fazla ayrıntı ve betimleme sevmeyişimden kaynaklandı. En başta Martin'in Ruth'a olan büyük aşkı beni çok çok fazla sıktı çünkü ben doğru ve gerçekçi bulmamıştım. Ama sonra diline alıştım, başına bitireceğim hırsıyla geçtim ve elimde eriyip gitti. Mükemmeldi. Diğer okurların da genelde dediği gibi benim için hep ayrı bi yerde olacak Martin Eden. Sanmıyorum ama hala okumayan kaldıysa mutlaka öneririm. Keyifli okumalarr...
Martin Eden - Jack London
Of! Bu da neydi böyle... Çarpıldım. Tutuldum. Hayran kaldım.
Bir kadının bir adamı dönüştürmek için Tanrısal bir gücü vardır. Bu kitap bunu kanıtlıyor. Fakat Tanrı bir yanılsamadan ibaretse ruh da boşluğa hapsoluyor... Bir şey yaparken bir amaç uğruna yaparız ve onu elde ettiğimizde ehemmiyetinin pek de olmadığı, o şey olmasa da
Vahşilikten kopup en üste çıkmak ve bunu aşk için yapmak ama aşk ateşini yakan kişinin ateşine söndürmeye uğraştıktan sonra gelişen olayları özetle “yapıtlar tamamlanmıştı” siteminin haklılığına aldırış etmeden ateşe kıvılcım ile yaklaşanı umduğu gibi karşılık vermeden bu kor’u maviliğin en karanlık olduğu zamanda kesin bir suretle söndürmek karanlığı kavradığında kavrayışı bitirmek.
Martin bunları bilmeden ama isteyerek yaptı. Elinde değilken kalbiyle yaptı. Yazmaya olan aşkını Ruth’a olan aşkından almıştı. Uykusuzluğunu hiç uyanamayarak bozdu..
" Bir aşk insana neler yaptırır? Aşk sandığımız şey aslında nedir? Para amaç mıdır, araç mıdır? Para nelere gölge düşürebilir? Amacımıza ulaştığımız zaman tamam artık ben mutluyum diyebilir miyiz?... Kitabı okurken hepsine cevap bulacağınız bir roman.
Özellikle günümüz insanlarının kesinlikle okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Fakat okuyup insani duygular içinde dersler çıkarılmasını diliyorum. Çünkü farkında olduğum bir şey var; insanlar hissizleşiyor, yaptıkları yanlışlardan artık utanç duymuyor, üzülmüyor, hiçbir şeyi kendine dert etmeyi bilemiyor insanlar merhametini, vicdanını kaybediyor...
Peki bu hayata bir defa geliyorsak, neden en güzel şekilde fayda sağlayıp, arkamızda kötülükler değilde; güzellikler, iyilikler bırakıp bu dünyadan geçmeyelim ki. Neden tek bir yaşam hakkı olan insanların hayatlarına kötülükler bulaştıralım ki, bizim buna hakkımız var mı?
Martin Eden'in hayat mücadelesini, çektiği sıkıntıları yapayalnız göğüs germesini, sevdiği kadın uğruna yaptıklarını, ama bu kadının para uğruna ondan ayrılmasını daha sonra sırf para uğruna tekrar ona dönmesini, anlatan eşsiz bir roman. Kitabı okurken hayatın tüm gerçekliğini gözler önünü seriyor aslında. Günümüzde de aynen böyle değil mi? Varlıkta, iyi günde herkes yanınızda ama peki yoklukta, zor günde kim elinizden tutuyor ki? Kötü gününü beraber geçirdiğiniz insanlar bile rahata girdiklerinde ilk sizden vazgeçmiyorlar mı?
Martin Eden sen ne güzel bir adamdın... Keşke böyle bitmeseydi.
Bugün size yoktan var olmuş bir adamdan bahsedeceğim, Martin Eden. Denizcilik ile uğraşan Eden, kentin işçi sınıfına aittir. Hayatını kazanmak zorundadır. Eden bir gün soylu bir aileye yemeğe gider ve asıl hikaye burada başlar. Çünkü Ruth Morse'a aşık olmuştur. Eden, Ruth'a layık olmak için hayatını tümüyle değiştirmiştir. Bilgi, öğrenme arzusu onu farklı bir boyuta getirecektir.
Kendimi bu kitabı spoiler vermeden inceleyecek boyutta görmüyorum. Bu esere gerçekten kalbimi bıraktım diyebilirim. Mutlaka okuyun, okutun..
Baştan sona kadar kendimi en yakın hissettiğim bir karakterdi Martin. Hayata sorgulayıcı bakışı, hayatına yön vermeye çalışanlara karşı bir başkaldırıcı duruşu, sevdiği kadının terk edişine karşı metanetli davranışına kadar bir sürü şey öğrendim senden Martin Eden...
İşte yaşamak denen şey bir benliğinin oluşum savaşıdır. Seninle bunu öğrenmeye başlamıştım ki kitabın sonunda acı gerçekle karşılaştırdın beni.
Böylesi bir son olsun istemezdim. Herkesin zaferine yüklediği anlam farklıymış demek ki...
Genelden özele gidecek olursak kitap; hayatı sorgulamanızı ve doğru olarak görüp takdir ettiğiniz hayatların kendi içlerinde, basit denebilecek bir hayattan daha değersiz ve sahte olabileceğini gösterir nitelikte. Bahsı geçen değersizlik gösteriş uğruna feda edilmiş ve artık gerçekliğini yitirmiş hayatlardan ileri geliyor. Kitap içerisinde hayatta karşılaşabileceğimiz temel konular ele alınmış diyebiliriz. Hepsiyle ilgili sorgulatan sonuçlara varılmış, dolu bir kitap. Konudan ziyade verdiği mesajlar nedeniyle okunmalı. Kitap bittiğinde kendi payıma birçok ders çıkarmış olduğumu gördüm. Para, aşk, mevki… Hepsi birbirine bağlanmış, birbirinden ayrı düşünülemez. Özele geçecek olursak; bu noktada bir genelleme yapmayı uygun görüyorum. Hiçbir şey göründüğü gibi olmayabilir. Bu düşünceyi anlatan kitaplarda genel olarak abartılara yer verilirken bu kitapta alttan alta verilmiş bir mesaj olarak karşımıza çıkıyor. Para mutluluk getirmez çünkü gerçek duygular yaşamamızın garantisini hiçbir zaman veremez. Aşk sandığımız bir yanılsama, kalbimizin bir yansıması olarak karşımıza çıkabilir ve bizi yanıltır. Hayatta belli bir ilerleme kat ettikten sonra eskilerin tadı kalmaz, yavan gelir. Elde ettiğin birikimle paralel bilgi birikimine sahip, paradan değerli düşünceleri olan insan lazımdır fakat unutulmamalıdır ki her şey değişir. Kitabın sonunda karakterimizin gözardı ettiği düşüncenin bu olduğunu savunuyorum. İnsanlar düşündüğümüz gibi çıkmadı diye yolu sonlandırmak niye?