Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sait Faik Abasıyanık

Masa Dergisi - Sayı 6 (Mart-Nisan 2017)

Masa Dergisi

Masa Dergisi - Sayı 6 (Mart-Nisan 2017) Gönderileri

Masa Dergisi - Sayı 6 (Mart-Nisan 2017) kitaplarını, Masa Dergisi - Sayı 6 (Mart-Nisan 2017) sözleri ve alıntılarını, Masa Dergisi - Sayı 6 (Mart-Nisan 2017) yazarlarını, Masa Dergisi - Sayı 6 (Mart-Nisan 2017) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Yağmurlar yağdı ardımdan. Islandı kirpikleri. Ve bir daha asla unutmadı beni. Aklının odalarında küçük bir vicdan sızısıyla yapayalnız kaldı."
"Böyle severken öyle sevmemek ne kadar ayıp değil mi? Ayıp olan, kendimize ettiğimiz ihanetlerimiz. Bittiğini bile bile söyleyemediklerimiz. Söyleyemeyip başkalarının kuytularına sıkıştırdıklarımız."
Reklam
"Sevişmek hem ceza hem ödül gibiydi. En büyük kavgaların sonu, en mutlu anların ortasında peyda olurdu çıplaklığımız. İlişkimize dair ne kadar açık varsa doldururduk. Yüzümüze söyleyemediğimiz her şeyi tekmeler ve tokatlarla indirirdik birbirimize. Bir tür rahatlama, bir tür hatırlatma."
Kulaklarımızın duymadıklarını sevişirken dillerimiz söylerdi. Bazen severdi beni, 'aşk'ı olurdum, kadını... Nefret ederdi çok kere. İsyanı olurdum, belası olurdum, öfkesi olurdum tüm dünyasındaki. Geçmişi olurdum, kim yaktıysa canını daha önce, o an o ben olurdum. 'Ölüm de var' derdi öperken susamış dudaklarımı. "Ve yaşamayı sana ben bahşettim" der gibiydi.
"Gelir gelmez kendini suyun altına sokmasından bilirdim kirlendiğini. Kasıklarında tanımadığım şehirlerin yağmurları. Beraber gitmediğimiz denizlerin tuzları olurdu, bilirdim. Duş başlığından sodyum hipoklorit aksa bir nebze temizlenirdi vicdanı, bunu dilerdi bilirim. Sadece maskesini akıtırdı kaynar suda. Rahatlamış ve içi boşalmış iliklerini yayardı omuzlarıma. Beni severdi, bensiz yapamaz gibiydi ama merak etmeden duramazdı açıldığı denizlerde kaybolmayı. Boğulmak nasıl olurdu, farklı kıyılara vurmak neydi, sorgulardı."
"Her aşk, doktorumuz olamazdı elbette. Hasta bakıcılar ya da hemşirelerle idare ederdik. Kaza süsü verilmiş ilişki hastalıklarında bilirkişi raporu isterdik. Önce ellerimizi tutarak bilek nabzımızı dinlerler, sonra nabız yoluyla kalp atışımızı düzene koyarak şifa sürecine başlarlar ya da kalbimizi sonsuz kere durdurma çabasıyla ölmüş bir aşk peyda ederler."
Reklam
"Aldatmak insanın ruhu... Kendine verdiği en güçlü ceza. 'Aşk' adı altında yapılan bir savaş. 'Hormonsal' başlığıyla atılan bir imza. Aldatmak kader, aldatmak keder..."
"Uzun değil saçlarım; az önce çıktığım yatakta hatıramı bırakamayabilirim."
"Aldatmak... Aldatmak en çok insanın kendine aldanmasıydı. Bazen, bitmiş bir ilişkiyi tam ortasından bölüp atmak için kullanılan bir silahtı. Kimi zaman rutin hayatlarımıza heyecan katmak için yaşanan... Hayvani duygularımızı bastırmadığımız zamanlar gün yüzüne çıkan ve pişman olunan... Ve az da olsa, yara bandıydı aldatmak. Kanayan yaralara pansuman yapmak..."
"Aldatmak... İnsan aldanırdı. İnanırdı çünkü. Kurgularının ve şüphelerinin en derininde, inanmak vardı. Acizdik. Gerçekleri bilsek bile bir başkasının ağzından duyana kadar ve gönderilene kadar kapısından, hâlâ beklerdik. Beklerdik, çünkü aldatılmamış olmayı dilerdik."
105 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.