Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Masalcı Gönderileri

Masalcı kitaplarını, Masalcı sözleri ve alıntılarını, Masalcı yazarlarını, Masalcı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Kalacak bir evi dahi olmayan bir gezgin herkesi arkasında bıraktığında zaman onun sarayı olur."
"Ve ayın ışınları doğanın düzenini terse çeviren bir sihirbazın değneği gibi parladı."
Reklam
"Senin varlığını anlatamayacağım kadar, dahası inanamayacağım kadar çok özlüyorum."
Var olmamak bana var olmaktan düşmanca ya da daha yabancı değildi.
Oradan buradan konuştuktan sonra bir tanesi eğer bir dilekleri olsaydı ne dilerlerdi diye sordu. Biri para, biri damat ve üçüncüsü ise yeni bir marangoz tezgâhı istedi. Bu şekilde devam etti. Herkes söyledikten sonra, sadece sobanın yanındaki dilenci kaldı. İstemeyerek ve tereddütle soruya cevap verdi: "Uçsuz bucaksız bir ülkeyi yöneten kudretli bir kral olmayı ve gece kalemde uzanıp uyumayı ve düşman sınırı geçip şafaktan önce atlıların kaleme ulaşıp hiçbir direnişle karşılaşmamalarını ve uykumdan telaş içinde uyanmayı ve sadece bir gömlek giyerek soluk almadan dağlardan ve vadilerden kaçıp ormanları ve tepeleri geçip nihayet güvenli bir şekilde bu köşedeki bu tabureye ulaşmayı dilerdim. Diğerleri anlamamış bir halde birbirlerine baktılar. "Peki, bütün bunlardan sana ne kalacak?" diye sordu biri. "Bir gömlek" diye cevap verdi.
Sonra bir gün, terk edilen bir âşık hayatın tadını çıkardığı o aynı yerde, restoranın yakınında, kendini kayalıklardan derinliklere bıraktı. Bu mucit âşığın taklitçileri oldu ve çok geçmeden bu kaya kesiti kafatası mekânı olarak da bilinmeye başlandı. Ama bu yeni şöhreti Bay Ming'in işletmesine zarar verdi; hiçbir kavalye her an bir ambulansı görmeye hazırlıklı olman gereken bir yere kadınını götürmeye cüret etmedi. Bay Ming'in işleri daha da kötüye gitti ve ona bir plan yapmaktan başka bir çare kalmadı. Bir gün kendisini odasına kapattı. Tekrar ortaya çıktığında, hemen yakındaki elektrik istasyonuna gitti. Birkaç gün sonra romantik kaya kesitinin kenarına uzanan bir kablo belirdi. Ondan sallanan tabelada şöyle yazıyordu: "Dikkat! Yük- sek Voltaj! Ölüm Riski!" O günden sonra, bu bölgede intihar girişimleri engellendi ve Bay Ming'in işleri eski zamanlardaki gibi tekrar açıldı.
Reklam
Zamanın deposuna girdin ve dünyanın bin yıl önce buzlarda sakladığı kullanılmamış günlerin yığınağına bakıyorsun. Bir insan günlerini yirmi dört saat içinde kullanır, dünya ise kendisininkini yarıyılda bir kullanır. Bu yüzden şeyler dokunulmamış kalır. Rüzgarsız bahçelerdeki çalılara ve pürüzsüz sulardaki teknelere ne zaman ne de eller dokunmuştur. Onların üzerinde iki alacakaranlık buluşur, bulutların yaptığı gibi mallarını bölerler ve seni eve eli boş gönderirler.
Ve deniz derin fiyortlarda daime pürüzsüz dinlenir ve dağlar Roma'nın etrafındaki şekillerle boy ölçüşür. Ama şehir kuzeyli, içinde her yerde ışınlar ve gıcırtılar var. Şeyler yalın ve çıplak: odunlar odun, pirinçler pirinç, tuğlalar tuğla. Temizlik onları kendilerine çekiyor, onları özleriyle bir yapıyor. Böylece gururlanıyorlar, dışarısıyla pek az bağlantıları oluyor. Tıpkı ücra dağ köyü sakinlerinin evlilik ve hatta ölüm ile hastalık yoluyla ilişki kurmaları gibi, evler de basmaklar ve şeritler gibi birbirlerinin üzerine yığılmışlar. Gökyüzünün biraz göründüğü yerde, iki bayrak direği sokağın iki tarafından alçalmak üzereler. "Dur, eğer bulutların yaklaşması göze çarparsa!" Yoksa gökyüzü tapınaklarda tuzağa düşer; içinde çanların çalındığı, tulumbacıların toplandığı küçük ahşap, gotik kırmızı hücreler.
Müzik başladı. Hızlıca insanlarla dolan sokaklara taştı. Ve fakirlikle karşılaşan zenginlik onların olanın tadını çıkarmalarını daha zor yaptığı aşikâr bir hal aldı. Kandillerden ve meşalelerden çıkan ışıklar kaldırım taşlarını ve evlerin duvarlarını aydınlatan ark lambalarından yayılan sarı ışıkla şiddetli bir şekilde çarpıştı. Tam sonda ben de katıldım. Tören alayını kilisenin önünde karşılamak için hazırlıklar yapılmıştı. Kâğıt fenerler ve ampuller yakın bir şekilde duruyorlardı ve coşkulu kalabalıktan hiç durmayan bir hareketlilik sızdı ama açık kapıyı örten perdelerin kıvrımlarında kaybolup gitti.
Gezgin Toza ÇizimlerKitabı okudu
"Kaçarken yerlere saçılan yırtık defneyaprakları gözümüze çarptı."
Reklam
Çok Yakın
Rüyada, Sen nehrinin sol kıyısında Notre Dame'in önünde. Orada duruyordum ama Notre Dame'a benzeyen hiçbir şey yoktu. Ahşaptan yapılmış yüksek çitlerin üzerinde en yüksek basamaklarını ortaya çıkararak bir tuğla köprü yükseliyordu. Ben ise bunalmış bir şekilde Notre Dame'in önünde duruyordum. Rüyada kendimi bulduğum aynı Paris'in hasretini çekiyordum. Ama bu hasret nereden geliyordu? Ve bu biçimsiz, tanımlanamaz cisim nereden geliyordu? Rüyada ona bu kadar yakın bir mesafeye gelmiş olmamın sebebi. Beni burada tarumar eden bu muazzam hasret, hasreti çekilen şeyin tam kalbinde, uzaktaki bir görüntüden ortaya çıkmıyordu. Bu keyifli bir şeydi, çoktan bir görüntünün ve mülkün eşiğinden geçmişti ve sadece ismin gücünü biliyordu. Bu, aşığın yaşadığı, dönüştüğü, yaşlandığı, gençleştiği hem görünenin hem de görünmeyenin sığınağıydı.
kalp kurşun gibi ağır, endişeyle dolu
Senin varlığını anlatamayacağım kadar, dahası inanamayacağım kadar çok özlüyorum.
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.