Medea tam bir trajedi, ne eksik ne de fazla: Dramatik bir son; zirvede yaşanan insanî duygular ve bu duyguların olumsuz sonuçları. Medea'nın feminist söylemlerinin fazlaca olması o döneme göre bence mükemmel bir gelişme; diğer yandan ihanetin sadece erkeğe mal edilmesi, kadınların hep mağdur, biçare resmedilmesi ve bu bağlamda intikam ve türlü felaketlerin sadece kadınla bağdaştırılması yine dönemsel bir geri kalmışlık diye düşünüyorum. "Ben kadınım, severim, bağlanırım, asla ihanet etmem ancak bir ihanete uğrarsam türlü şeytanlıklar yaparım, kaos yaratırım, ölümcül bir intikam alırım" gibi bir algı o dönemin geri kalmış zihniyetini günümüzde hâlâ (kadın ya da erkek) taşıyanlar için değişmez bir kanun olduğundan ve bizler artık bundan bıktığımızdan açıkçası beni biraz irite etti. Diğer yandan yer yer bir kadın için güçlü olma, yalnızlığından ve bilgeliğinden bu gücü kazanma vurgusu da olması takdir edici. İhanetin cinsiyetsiz vurgusunun olmasını, ihanet karşısındaki gücün kıskançlık ve kaybetme hırsıyla yapılacak kötülük ya da ölümle betimlenmesini değil de yeni fırsatlar ve yaşamla değerlendirilmesini tercih ederdim. Ancak o zaman da trajedi olmazdı elbette :)
Kurgusu çok güzel bir eser, bilgelik ve insan doğası ile ilgili yapılan değerlendirmeler hayranlık uyandırıcı. Kısa olmasına rağmen, her biz söz üzerine düşünerek okunacak değerli bir eser. Tekrar tekrar açıp okunur, tavsiye ederim...