Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Çöl Kaplanı Fahrettin Paşa

Medine Müdafaası

İsmail Bilgin

Medine Müdafaası Gönderileri

Medine Müdafaası kitaplarını, Medine Müdafaası sözleri ve alıntılarını, Medine Müdafaası yazarlarını, Medine Müdafaası yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ruhu şad, hatırası her dem taze olsun...
Çöl, ölgündür. Ancak bu ölgünlüğe rağmen çölde her şey durmadan değişir. Vadiler tepelere, tepeler vadilere dönüşür... Kum fırtınaları her izi örter. Ancak 7 Ocak 1919'dan bu güne dek Türk paşasının yazdığı destanın izleri hâlâ canlıdır o topraklarda... Bu destanın izlerini bugüne dek hiçbir şey silememiştir... O topraklarda "Çöl Kaplanı"nın efsanesi, onun yazdığı destan, Bedeviler arasında korku ile hâlâ anlatılır... Destanları ancak kahramanlar yazar. Çünkü onlar, vazifenin bittiği yerde, ölümü göze alarak çalışmaya devam ettikleri için birer kahraman olmuşlardır... Tıpkı "Çöl Kaplanı", Ömer Fahrettin Paşa gibi... Ruhu şad, hatırası her dem taze olsun...
Sayfa 297 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Anlaşma imzalanmıştı. Günler geçiyordu ama Fahrettin Paşa, Ravza-ı Mutahhara'dan çıkmıyordu. Kılıcını, tabancalarını başı ucundan, kendini ve gönlünü de Peygamber Efendimizin ayakucundan ayırmıyordu... Ancak her geçen gün şiddetini arttıran ateş paşanın sık sık sayıklamasına neden oluyordu. Al battaniyenin üzerinde kıvranan paşa durmadan: - Hayır teslim olmayacağım! Medine'nin burçlarındaki bayrağımı, Cennet'ül Baki mezarlığındaki şehitlerimi, hastalarımı, mideleri karnına yapışan askerimi ve Efendimizi bırakmayacağım. Bırakmayacağım! Bırakmayacağım, diyordu...
Sayfa 290 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dur Necip... Yüreğim kanıyor... Ayağa kalktı. Öfkeliydi. Konuşmasına devam etti: Necip! Necipcik! Söyle bana, ben kılıcımı, bize baş kaldıran şu çapulculara nasıl teslim ederim! Bize karşı ezeli düşmanlarımızla dost olanlara nasıl teslim olurum?
Sayfa 277 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
- Böyle mi olmalıydı Necip? Bu kadar basit miydi her şey? Bunca yaptıklarımıza, çektiklerimize ne oldu Necip? Bizler o isyancılara nasıl teslim oluruz? Bunlar çapulcu. Eşkıya! Ben askerimin yüzüne nasıl bakarım Necip?
Sayfa 277 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
İrade, hür iken verilir. Düşman çizmesinin gezdiği, sularında gemilerinin bulunduğu memleketin padişahı hür olmaz. Hür karar veremez. Bu yüzden bir değil on tane de İrade-i Seniyye getirseniz de kabulüm değildir!
Sayfa 272 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Mademki bir cariye gibi Mısır'a esir gidecekmişiz, o zaman beş senedir neden kan içinde yüzdük? Niçin ocaklarımızı söndürdük? Niçin bunca aciz kardeşlerimizi kurban ettik? Düşmanın kahr ve ısrarı alında bunalan Harbiye Nezareti bu emri vermeye mecbur kalmış olabilir. Ancak biz bu hususta kesin emir gelmesini beklemek zorundayız. Biz Mısır'a esirler kampına değil anavatanımıza gidebiliriz. Asi Şerifler tarafından yağmaya çağrılan ve ellerine bir aslan pöstekisi geçeceğini zanneden keçi çobanları etrafımızda boşuna bekliyorlar!
Sayfa 267 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
- Böyledir işte, düştün mü düşmanın çok olur.
Sayfa 255 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Bunca ışığa rağmen benim içimde en koyu karanlıklar hüküm sürüyor. Karanlıklar içinde boğuluyorum.
Sayfa 247 - TİMAŞKitabı okudu
Paşa'nın içinde akan pınarların suyu kesilmişti. Yürüdüğü yıllar bir bir çıkmaz sokaklara dönmüştü.
Sayfa 246 - TİMAŞKitabı okudu
İçimde en koyu karanlığa inat ışıyan ümit mumları, birbiri ardına kopan kasırga ile sönmek üzere. İçimdeki karanlık büyüyor bülbül..
Sayfa 246 - TİMAŞKitabı okudu
Reklam
Fahrettin Paşa'm... :((
Derdim dağlardan büyük bülbül. Çöller kadar engin. Çöllerdeki kum taneleri sayısınca içimde acı var. Kanayan yara var...
Sayfa 245 - TİMAŞKitabı okudu
Ama o "yenildiler ve esir oldular" sözleri kendileri için söylenir olduğundan beri, birer heykel gibi donup kalmışlardı. Bu utancın ağırlığını taşımak yine yorgun Mehmetçiğin omuzlarına kalmıştı. Bu garip, bu çelimsiz, bu yalnız omuzlar 10-12 yıldan beri imparatorluğun ayakta kalması için dayanak olmuştu. Ancak büyük bir kasırga bu ulu çınarı kökünden sökmüş, olduğu gibi bu yorgun omuzların üstüne atıvermişti işte..
Sayfa 239 - TİMAŞKitabı okudu
Bu çaresizlik uçurumları derindi. Ne ki karanlıktı da.
Paşa bunalıyor, ne diyeceğini, ne söyleyeceğini bilemiyordu. Bunca ana kuzusu, bunca vatan evladı, bunca Mehmetçik, bunca yiğit burada çaresizlik içinde acının koynunda kalakalmıştı... Paşa elden bir şey gelmeyen böyle durumlarda, ıssız dağ başında nice uçurumların etrafını sardığını düşünürdü. Bu çaresizlik uçurumları derindi. Ne ki karanlıktı da.
Sayfa 238 - TİMAŞKitabı okudu
Sözün bittiği yerde büyük bir sessizlik başlar... İşte gene öyle olmuştu. Bu sessizlik insanı çıldırtan sessizlikti ve çığlık çığlığa paşanın kulaklarını tırmalıyordu. Örse vurulan büyük çekiç darbeleri gibi darbeler durmadan ilaç, vitamin, yiyecek, su ve çare diyerek paşanın başına iniyordu..
Sayfa 237 - TİMAŞKitabı okudu
- Beni Arap halkı daha çok ilgilendiriyor. Hürriyetleri, kendi başlarına devlet oluşları... - Haydi Lawrence... Görevini ve Arapları fazla ciddiye alma... Ciddiye alınacak yegâne şey İngiliz çıkarlarıdır. Petrol yani... Petrol hangi kabilenin, hangi şerifin elinin altında ise onlarla iyi geçineceğiz. Hepsi bu...
Sayfa 231 - TİMAŞKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.