Cassandra Clare kitaplarını bir günde okuyup bitirmek gibi bir alışkanlık edindim sanırım...
Öncelikle, bu kitabı ilk kitap kadar sürükleyici bulmadım bir miktar sıkıcıydı. Olaylar monotondu ve tam bir geçiş kitabıydı ama bütün duygular son derece yoğundu.
Will hakkında yanılmadım, onu sevmeyişimi eminim gelecek kitaplarda düzeltecek demiştim ve öyle de oldu. Bu kitapta, onun yaşadıklarını öğrendiğim için gerçekten içim burkuldu ama yine de... Her şeye rağmen Tessa ve Jem ilişkisini daha güzel buluyorum.
Tessa ve Will son derece tutkulu olabilecek bir çift ols da, Jem benim kalbimi çok daha derinden etkiledi ve onun mutsuz olduğunu görmek istemiyorum.
Bu kitap, her ne kadar biraz sıkıcı da olsa fena değildi. Bol bol Magnus sahnesi vardı, her ne kadar Ölümcül Oyuncaklar serisindeki parıltılı Magnus'un aksine kalbi kırık bir Magnus olsa da, onun sahnelerinde yine keyif aldım ve bir kez daha Magnus'u neden sevdiğimi fark ettim.
Onun dünyaya bakışı, kalbindeki merhamet... O gerçekten çok güzel bir karakter ve bu kitapta da bunu hissettirdi.
Öte yandan Tessa. Çok güçlü aynı zamanda da bir o kadar hassas bir karakter ve onu gerçekten çok sevdim. Ayrıca bu kitapla bazı şeyler kafamda daha da netleşti. Mesela Kırmızı Büyü Yazmaları kitabında, Tessa ve Magnus sahneleri... Şu an o sahnelerdeki konuşmaları çok daha iyi anlıyorum ve bu oldukça hoş.
Sadece henüz o yakınlıklarını görecek kadar Tessa&Magnus sahnesi görmemiş olmak beni üzüyor.
Eh, kimse beni tutmasın ben üçüncü kitaba geçiyorum!