Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı

Azra Erhat

Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı Sözleri ve Alıntıları

Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı sözleri ve alıntılarını, Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı kitap alıntılarını, Mektuplarıyla Halikarnas Balıkçısı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
' insan bir kulagini kritiklere bir kulağını gönlüne verirse yürür ama topal alsak yürür. İki kulağını da gönlüne verirse uçar. Nasıl gönlüne ve telakkine hoş geliyorsa gönlün öyle açılsın. Bazı kuslar vardır. Uyurken kanatlarını başlarının arasına alır. Sen de öyle yap, başını kanadını al da kendi yüreğini dinle. Amma beğenmeyeceklermis varsin begenmesinler. Senin hayata karşı vazifen kendin olmaktır.'
Şu dünyada hayat bir an meselesi biliyoruz iyi hoş amma, insan bazı anların sürmesini istiyor, bırakmıyor onları elden.
Sayfa 32
Reklam
Bin biliyorsan yine de bir bileni dinle. Onun bildiği bir, belki senin bildiğin binin arasında yokdur.
Bunları biliyor muydunuz? :)
Şimdi Konya pek Phrygia değil amma bu Phrygia’nın da, Lykia gibi, eski zamanda nerede başlayıp nerede bittiği pek belli değil. Sonra Konya (Iconium) kelimesi çok mühimdir. Çünki Perseus, Medusa’yı Konya’da öldürdü. Başını kesdikden sonra bir sırığa orada asmış. Ve bu baş bir İkon sayılmış. Şehir «Iconium» diye bu sebepden anılmış.
Ben öldükten sonra en güzel yazıyı senin yazacağını duyuyorum da ölesim geliyor yahu...
Ben seni dengim gibi seviyorum... O kadar
Bak sana söyleyeyim, bizim sevgimizin yalnız güzel, pırıl pırıl bir tarafı var. Dünyada böyle güzel şey binde bir olur, o da senin ve benim gibi seçkin insanlarda ancak çok yaşadıktan, çok çektikten sonra olabilir. O kördüğümler, al kanlar ne? Balıkçı, seninle benim aramda yaş maş diye bir mesele olur mu? Yahu, bunları çoktan aşmış insanlar değil miyiz biz? Öyle olunca da, duygularımızın fışkırmasını durdurur muyuz? Öpmek, ne geliyorsa içimizden onu yapar, yazarız, dünyaya ilan ederiz ve bu güzeldir, anlamayan aptaldır, aptallarla da vakit geçiremeyiz biz. Bana yazdığın en güzel cümleleri inkâr etmen, onlar için af dilemen, beni öylesine yaraladı ki, sorma gitsin! Ben seni dengim gibi seviyorum, sayıyorum, bu hissimin sıhhatinden de eminim. Derken sen bundan şüphe edemezsin kendin için. Benden sana, senden bana nasıl bir duygu, nasıl bir arzu fışkırıyorsa, o duygu, o arzu güzeldir ve söylenmeye, yazılmaya değer. O kadar.
Adam
Reklam
Seni öyle göreceğim geldi ki, içimden sana «Gel! gel! gel!» deye çağırmak arzusunu güç bela içime dikip bağırmadım.
Öyle anlamlı ki...
«Hapishanede bazen rüyada çocukluğumu görürdüm. Uyanınca rüya imiş deye hapishanede sevinirdim»
Sayfa 88
Sabahattin duymasın :)
Senin için şimdi tek kurtuluş kendini Kybele’ye büsbütün teslim etmektir. O ne yapacaksa yapacak seninle. Sabahattin duymasın, yüzüme tükürür, ama Sabahattin bilmez benim ne olduğumu, nasıl geliştiğimi, Sabahattin aşka pek inanmaz, dostluk der. Hayır, efendiler, siz kadın değilsiniz, siz bazı şeyleri bilemezsiniz, duyamazsınız. O halde, siz şimdilik susun bakalım. Haddinizi bilin ve yerinize oturun! Anadolu dilleri, kültleri veya kelime etimolojisine sıra gelince, gene sizi dinleriz, kulak kesiliriz, erkekçe kafanıza hayran oluruz, ama bu o değil, şimdi de bizim sözümüz geçer.
Sayfa 106
Ah!..
Ben senin geçmiş hayatın hakkında hiçbir şey sormadım. Merak da etmedim değil, ama seni zaten olduğun gibi gönlüme aldım. Sende bütün insaniyeti seviyorum. Sen dünyanın bana verdiği mükâfatsın.
Reklam
Balıkçı yaşasa, uzun uzun konuşsa, saatlerce dinlesek..
İnsanlar çoktan beri hakikat diye bilip alışdıkları şeylerden kolay kolay kurtulamıyorlar. Dünyaya doğmak büyük bir «aventure», bir sergüzeşdir, hem de pek tehlikeli bir sergüzeşt. Bittel gibi adamlar insan hayatında «adventure of ideas»e mani olan adamlardır. Mesela Avrupa’nın durumu şimdi «kökleşmiş bir system değil» fakat betonarme gibi donmuş bir anarşidir. Dante’nin Cehennemi’nde insanlara azap çekdiren zebaniler vardı, şimdiki cemiyetdeki gibi 'her insan komşusunun zebanisi değildi ya. İşte bu adamların «rigid» diyeceğim kafaları adamakıllı formalize oluyor.
Herodot Anadolu demektir
Hasan Âli’ye yaz. Vakıa merhum Ömer Riza’nın intipüften bir İngilizce tercümesinden çevirdiği Herodot var ki Herodot değil. Ona yaz. Herodot Anadolu demekdir. Böyle bir işe gönül bağlamış olduğunu yaz. Müsaade etsinler de, onlar için ilk önce Herodot’u Türkçeye mal et, ondan sonra Odise’yi yaparsın. Seni zeki sanırdım!.. İnsan neye en çok gönül verirse en eyi onu yapar. Sana Herodot’u tercüme ettirmekle Türkçeye en eyi hizmeti yapmış olurlar. İstersen benim böyle söylediğimi yaz. Madem ki o llyada tercümesi hakkında yazdığını beğenmiş. Bu yolla, yavaş yavaş Odise’ye de gönül verirsin de, o zaman bir vazife gibi bir iş görmüş olmazsın...
Fatal Gece....
İnsan hayatında yolların ayrıldığı bir noktaya gelir. Bir yolda giderse Lucifer olur, şeytan olur insan, öteki yoldan giderse melek, evliya ve martyre olur. Amma yolun sağında veya solunda gitmeği seçmek tamamen iradenizde olmayabilir. Bir çöp, terazinin bir kefesine ağır basabilir. Bu cümlem, büyük bir tecrübenin neticesidir.
Je n’étais pas un saint non plus. (Ben de bir aziz değildim).
Kitabın kıymeti ona hâkim olmakdadır, mahkûm olmakda değil. Her zaman söylerim; enginarın büyük kelle çevirmesi için, çıkacağı yerin üzerine ağırca bir taş korlar. Ya kelle kuvvet toplar ve taşı bir yana devirir çıkar, yahut taşın altında ezilekalarak çürür. Kitap yokardaki bir daldır, insan onu tutarak kendini yokarı çeker, sonra ona basarak daha yükseğe bakar. Kitabı yazan, tırmanmakda insana yardım olsun diye bir kol salmış gibidir. «Tut elimden seni başınının üzerine çıkarayım!» dermiş gibi. Yoksa bütün ağırlığımla üstüne abanayım da ezeyim deyen bir marifet değil. Kitap böyle olmayınca hikmeti vücudu kalmaz.
78 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.