Korkuyoruz. Akıldan, fikirden, inançtan yürekten korkuyoruz. İstiyoruz ki: Kimse düşünmesin, bilmesin, anlamasın. Hele gençler; ot gibi taş gibi, eşya gibi olsunlar; ne dersek inansın, nereye koyarsak dursunlar.
Her 5-10 yılda bir on binlerce kişiyi hain ilan ediyorlar. Cumhuriyet ilan edildi, hilafetçiler Cumhuriyetçileri hain ilan etti. İnönü 2. Cihan Harbi biterken Turancıları hain ilan etti. DP iktidara geldi 1957 seçimlerinde oy kaybedince muhalefeti hain ilan etti. Bu usul, millete şeref vermez, bu yol millete hakarettir, farklı düşünen, hata eden, ileriyi görmeyenler vardır amma, kitle halinde hain bu milletten çıkmaz. Gafletle hıyaneti karıştıracak kadar gafil olmamak gerekir.
Türk töresinde ordu büyük, tarihi ve manevi bir varlıktır. Nutuk söylemez, makale yazmaz, demeç vermez. Dilsizdir fakat akılsız değildir, düşünür, tedbir alır ve yapar. Her subay kendini memleketin emniyet ve selametinden asgarî başvekil kadar mesul sayar. O konuşursa başka herkes susar.
Teessürle gördüğümüz şudur ki, hükûmet, iktidarın temelindeki manâdan habersiz, demokrasinin dayandığı manevî unsurları umursamaz, millet mefhumunun ne olduğundan gafil bir hırsla, iktidar ekseriyettir, ekseriyet sayıdır, sayı parmaktır, parmak, parmak oynatmakla sağlanır diye düşünmektedir. Uygulama da budur. Millette yerleşmekte olan parlamentonun ulviliği inancını sarsmaktan endişeleri yoktur. Onların yoktur ama bizimki çoktur. Zira bu yol parlamenter rejimin sonuna çıkar.
Devlet bir hukuk ve ahlak kurumudur, hile ve kurnazlık edemez, kimseyi tongaya bastıramaz, kimseye kızmaz, öfkelenmez, garez ve kin taşımaz, kendi vatandaşına pusu kurmaz.