Meseleler Hakkında Cevaplar
Mustafa Sabri EfendiEn Eski Meseleler Hakkında Cevaplar Sözleri ve Alıntıları
En Eski Meseleler Hakkında Cevaplar sözleri ve alıntılarını, en eski Meseleler Hakkında Cevaplar kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Son zamanlarda bazı insanlara tesâdüf ediliyor ki, bunlar akıllarınca teaddud-i zevcât, tesettür-i nisvan, talâk, fâiz, sigorta, kumar, çalgı, miras taksîmi, zekât gibi bir takım meseleler hakkındaki islâmî hükümleri mûcib-i tenkid görerek dillerine dolamışlardır."
Müslümanların Arapça öğrenmesinin gâyesi:
"Evvelâ mâlûm olmalıdır ki medreselerde okunan ilimler, <Arabî>, aklî> ve <şer'i> olmak üzere başlıca üç kısımdır. Bunların hepsi Arapça yazılmış eserlerden iktibas edilirse de, gâye yalnız Arapça tahsili değildir. Arapça belki asıl gayeye dahil olmamak üzere, aklî ilimlerle beraber sırf şer'î ilimler için başlangıç ve vesile olmak üzere okunur. Bu sebeple medreselerde Arapça tahsil, şer'î ilimlere hizmet edebilecek tarzda olmak iktiza eder; konuşma ve yazmaya kudret kazanmak sûretinde değil."
"Biz İslamî ilimlerde geçmişlerimizden utanacak derecede geri kalmışız. Ah!.. biz onların ilmî servetlerine hakikâten vâris olsabilseydik; Din-i İslâm hakkında hâsıl olan yeni fikirler, yeni itirazlar o vakit bizim nâmımızın velvelesi arasında işitilmeden kaybolur, ilmî mehâbetimizise karşı hayâ tesiri ile parlamadan sönerdi."
Terakkîye mâni olan din değil, biziz...
"Demek istiyorum ki: Müslümanların terakkî yolunda geri kalmaları dinlerinden değil, kendilerinden, belki dinlerine lâyık insan olmadıklarından ileri geldiği gibi İslam ilimlerine bir vakitten beri ârız olan revaçsızlık da mezkur ilimlerin ehemmiyetinin eksikliğinden; Dünya'nın hayret ve takdir nazarlarını celbetmek kifayetsizliğinden değil, mensuplarında son zamanlarda görülen gayret noksanlığından ileri gelmiştir."
"O İslam alimleri ki, dinî hükümleri zapt ve kayd hususunda gösterdikleri gayret ve hayret verici mesailerini; medeniyet aleminin istatistikleri, matbaa makineleri, gramafon plakları henüz göstermedi. Onlar Müslümanların kitabı olan Kur'an-ı Kerim'in harfine, noktasına, harekesine, Peygamberimiz efendimiz aleyhisselatu vesselam'ın telaffuz şivesine, hangi meddi kaç elif miktarı çektiğine varıncaya kadar hafızalarında taşıyıp getirirdiler. Hâlen elimizde bulunan mushaflar bile hafızların mahfûzâtı adıyla tashih olunur. Bu şeref, henüz dünyanın hiçbir kitabına nasip olmamıştır."
"İslam ulemâsı... bizimle, şer'i hükümlerimizin feyizli menbaı olan Nebiyy-i zîşânımız arasında öyle alelâde tarih sayfaları gibi kağıttan değil de ilim, takva, hamiyyet, adalet ve iffetle fedakarâne bir himmet ve ciddiyet de süslü olan dimağlardan müteşekkil bir tavassut silsilesi tesis ettiler."
Hadîs ilminin üstünlüğü
"Tarihi rast gelen bir adam yazıyor ve tesadüfen beğendiriyor. Bu tarihçinin hayatı karışık, hâl tercümesi bulanık olması eserinin makbuliyetine mânî olmuyor. Yalnız yazdığı şeylerdeki muhâkemesine bakılıyor. Kendisi nasıl adam olursa olsun. Hâlbuki hadîs râvîsi böyle midir? O'nun ahvâli tamamen mazbût olacak, hayatı her türlü şâibelerden ârî bulunacaktır."
"Din-i İslam'ı âleme hoş göstermek düşüncesiyle Müslümanların kitabına mânâsızlık, mantıksızlık isnâdı kadar mantıksız, mânâsız, kendi kendini nâkzeden bir şey olamaz!"
"Taaddüd-i zevcât gibi sarahaten Kur'an-ı Kerîm'e istinad eden bir şer'î hükme, umûmî surette itiraz etmek veya böyle bir itiraza hak vermek Müslüman olmakla kâbil-i telif olmayıp Allah'a ve Resûlüne itiraz kuvvetinde bir haddi tecâvüzdür."
"Taaddüd-i zevcât, Din-i İslam'da icrâ edildiği takdirde ittihama vesile olmadığı gibi şefkate binâen terki bile evlâ olan sadece bir <müsaade>den ibârettir."