Meselelerimizi Konuşmak
Hüsamettin ArslanMeselelerimizi Konuşmak Gönderileri
Meselelerimizi Konuşmak kitaplarını, Meselelerimizi Konuşmak sözleri ve alıntılarını, Meselelerimizi Konuşmak yazarlarını, Meselelerimizi Konuşmak yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Müslüman'in İslamcı olmaya ihtiyacı yoktur, Türk'ün Türkçü olmaya, Kürt'ün de Kürtçü olmaya ihtiyacı yoktur. Sahip olduğun bir şeye niye ihtiyacın olsun ki?
Sayfa 25
İnsan kalitesi derken ahlaki bir şeyden, manevi bir şeyden bahsediyorum. Bana göre Türkiye'deki en büyük sorun bu. Eskiden insanlar geleneksel olarak anadan, babadan görme bir ahlaki duruş, bir dürüstlük sergiliyorlardı. Şimdi eski kurallar yıkıldı, yeni bir kuşak geliyor ve bu kuşağın hiçbir kuralı yok. Arkadaşıyla olan ilişkisine bakıyorsun, kalitesiz bir ilişki, annesi ve babasıyla olan ilişkisine bakıyorsun, kalitesiz bir ilişki, her şey kalitesiz, her şey dökülüyor. Bence en büyük sorunumuz bu.
Problemlerimiz bizim motivasyon kaynaklarımızdır. Problemi olmayan bir kişinin motivasyonu yoktur. Eğer bir öğrenci kendi geleceğini bir problem olarak görmüyorsa, onu ders çalışma konusunda ne motive edebilir ki? Hiçbir şey motive edemez. Bir işçi para kazanmak istemiyorsa, parayla ilgili problemi yoksa onu çalışma konusunda ne motive edebilir?
Sayfa 349Kitabı okudu
Cumhuriyet'i, CHP şekillendirdi. Bu parti Türkiye'de ulus devlet dediğimiz yapıyı kurdu. Dolayısıyla CHP'lilerin sorunları ulus devlet ölçeğinde sorunlardı. Bence AK Parti'nin iktidara gelmesiyle ulus devlet paradigmasından Türkiye yavaş yavaş çıktı ve dolayısıyla artık ulus ölçeğinde problemlerimiz yok, ama imparatorluk ölçeğinde problemlerimiz var. Dolayısıyla sorunlar büyüdü. Sorunlar büyüdüğüne göre, bu sorunlar ne kadar büyürse, o kadar daha fazla enerji harcamak gerekiyor. İşte Türkiye'nin geleceği bana göre buradan çıkacak.
Sayfa 349Kitabı okudu
Benim öğrencilerimden çok kalabalık bir grup var; sadece eğleniyorlar. Anı yaşa, ye, iç, eğlen, gez. İşte bu insanlar problemi olmayan insanlardır ve onların gelecekleri yoktur. Bir gelecekleri olamaz, çünkü gençliklerinde tüm enerjilerini eğlenmeye ayırdıkları için geleceğe yatırım yapamıyorlar. Dolayısıyla şimdi çok iyiler, ama anı yaşarsan geleceğinden yemiş olursun. Anından yemiş olmak geleceğinden yemiş olmaktır. Hâlbuki diğer tarafta başka öğrenciler var. Onlar derslerini sorun yapıyorlar, toplumun sorunlarını dert ediniyorlar ve dolayısıyla bunun için çaba harcıyorlar. Muhtemeldir ki gelecekte Türkiye'yi gençken problemi olan insanlar yönetecekler. Diğerleriyse sıradan insanlar olarak başkalarının yönetimine girecekler. İşte bu da bunun bedeli.
Sayfa 348Kitabı okudu
Bir toplumda eğer problem yoksa ya da bir kişinin hiçbir problemi yoksa bence o insan kendisini sorgulamalıdır. Hiçbir problemi olmayan bir insan kendisini sorgulamalıdır. Bu hiç normal bir durum değildir, normal insanların problemleri vardır. Bir insanın problemi olmaması için onun odun olması gerekir, dolayısıyla bütün insanların aslında problemleri vardır. Mesela, toplum da böyledir. Hiçbir probleminiz yoksa o zaman siz yerinizde sayıyorsunuz, akşama kadar oturuyorsunuz demektir. Ama eğer faaliyet hâlindeyseniz, çabalıyorsanız o zaman bazı problemleriniz olur. Problemi olmak bir imtiyaz, insanı insan yapan şeylerden biri bence bu.
Gezi Parkı eylemleri başladığı zaman ben de bu olaydan çok etkilendim. Eyleme giden öğrencilerim vardı, onlara şunu söyledim: Sen şu, bu haklar için, yaşam tarzı, bilmem ne için mücadele edebilirsin, ama total olarak, yani olayın bütünü itibariyle Gezi Parkı'nın nerelere varabileceğini ve ne anlama gelebileceğini düşündün mü hiç? Beni işte burası ilgilendirir. Tek tek bireylerden, işte palalı bir adamdan, bir konuşmadan yararlanarak Gezi Parkı'nı değerlendiremeyiz. Gezi Parkı'nda, Türkiye'nin bir kesimi dünyadaki emperyalist güçlerle kol kola girdi ve onların desteğiyle iktidarı devirmek istedi. Bu o kadar net ki şimdi ben bunu görebiliyorum.
Mısır'da çok büyük bir halk kesimini silahlı güçlerle durdurdular. Peki, kimin desteğiyle durdurdular? Batılıların desteğiyle durdurdular, değil mi? Bu oldu. Kardeşim, eğer sen Gezi Parkı'na çıkıyorsan ve slogan atıyorsun, aslında iktidarı devirmek istiyorsundur. Tunus'takine benzer bir şey yapmak istiyorsun,
Kur'an-ı Kerim'in okunduğu her yer aslında bizimdir, bizim memleketimizdir diye düşünüyorum ben. Etnisite, etnisizm ve milliyetçilik modern fikirler olduğu için ve bizim toplumumuz hâlâ çok premodern bir kültürü yaşattığı için bu modern fikirlerin, milliyetçiliğin ve etnisizmin eğitim görmüş insanlar dışında, halk nezdinde hiçbir karşılığı olmadığını düşünüyorum.
Sayfa 332Kitabı okudu
Devlet ne yapabilir? Müslümanlar iktidar oldukları zaman ne yapabilirler? Yapabilecekleri en fazla şudur: Bir Müslüman'ın hayatını kolaylaştırmak için bir şey yapılacaksa, onu yapabilir. Mesela, binaları yaparken buna dikkat eder. TOKİ bina yaparken Müslüman'ın hayatını düşünerek yapar bunu. Ama lanet olsun ki TOKİ ve diğer devlet kurumları daha başka sorunlarla uğraştığı için buraya gelemedik, gelemedi, gelemediler. Böyle bir dünyada yaşıyoruz. Ama çok da karamsar olmamak gerekir. Tanıdığım âlimlerden biri diyor ki, “Müslüman hüzünlüdür.” Bu benim hoşuma gitmişti, yani karamsar değildir, hüzünlüdür. Bana göre bugünün Müslüman'ına hüzün başka her şeyden daha çok yakışır.
Kemalist ideoloji dediğimiz ideoloji öyle sert yaklaşmış ki topluma, malumunuz Türk müziğini bile yasaklamışlar, köylüler, yani şapkalılar Beyoğlu'na giremez, diye yasa çıkarmışlar. Karaköy'de adamlar bekliyorlar ve bir köylü, bir şapkalı gördükleri zaman geri çeviriyorlar. Ankara'ya giremezsiniz. Böyle devirler olmuş. Mesela, müzik okullarında saz ve geleneksel enstrümanlar yasaklanmış. Türkü söylemek, öyle mi? Türkü söyleyeceksin, olamaz, böyle bir şey olamaz. Dolayısıyla bunun çok sayıda örneği var. Ünlü hikâyeyi bilirsiniz. Sivas'ta adamı tiyatroya götürmüşler. Devlet oraya tiyatro ekibi göndermiş. Arya ekibi, modern müzik filan, tabii halkı çağırmışlar. Dışarı çıkınca, -Çok anlatılır Türkiye'de bu.“Nasıl buldun?” demişler. İçeride Batı müziği söyleniyor, klasik Batı müziği arya formatında. Adam, “Beyim, sorma, Sivas, Sivas olalı beri böyle bir zulüm görmedi.”. Bunlar olmuş, ne yazık ki olmuş.
Sayfa 306Kitabı okudu