"sen burada misafirsin. Ve buradan da diğer bir yere gideceksin. Misafir olan kimse, beraberce getiremediği birşeye kalbini bağlamaz. Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza, bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyle ise, aziz olarak çıkmaya çalış"
Yarın seni zillet ve sefaletlere maruz bırakmakla terk edecek olan dünyanın sefahatini, bugün kemali izzet ve şerefle terk edersen;pek aziz ve yüksek olursun.
Çünkü o seni terk etmeden evvel sen onu terk edersen hayrını alır, şerrinden kurtulursun.
...........................بسمە سبحانە..........................
Kırık bir tahta parçası üzerindeki bir fakirin ve kalbi kırık bir masumun duâsının hürmetine, denizin fırtınasının şiddet ve hiddeti sükûnet bulur.
مثنوی نوریە
Yâ Râb!
Mescid-i Aksa'ya Özgürlük nasip eyle...
Şükür, nimette in'amı görmek demektir. İn'amı görmek, nimetin zevalinden hasıl olan elemi def'eder. Zira nimet zâil olduğunda, Mün'im-i Hakikî onun yerini boş bırakmaz, misliyle doldurur ve teceddüdünden lezzet alırsın.
Yarın seni zillet ve rezaletlere maruz bırakmakla terkedecek olan dünyanın sefahetini bugün kemal-i izzet ve şerefle terkedersen pek aziz ve yüksek olursun.
اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰي
Evet, hak hileye muhtaç değildir. Hakkı söylemekte hile ve iğfâl ihtimâli yoktur. Hakîkati gören bir nazar halkı iğfâl etmez. Hilâf-ı hakîkat söylemez. Hayâl ile hakîkati temyîz eder. Aralarında iltibâs olmaz.
Aklı başında olan insan, ne dünya umûrundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor, gidiyor. İnsan da beraber gidiyor.