Eğitimim Dumlupınar İlköğretim ile başladı. Rize SML'den sonra TDE ve S.Y'den mezun oldum.Eğitim-formasyon, Şehadetname-Osmanlıca, Psikiyatri Hemşireliği belgelerini aldım.Osmanlıca Risâle-i Nûr'a devam...
...
S: Hürriyeti bize çok fenâ tefsîr etmişler.
Hatta âdetâ hürriyette insan, her ne sefâhet ve rezâlet işlese, başkasına zarar etmemek şartıyla bir şey denilmez. Acaba böyle midir?
C: Öyleler hürriyeti değil, belki sefâhet ve rezâletlerini i‘lân ile çocuk bahanesi gibi bir hezeyan ediyorlar. Zîrâ nâzenîn hürriyet, âdâb-ı şerîatla müteeddibe ve mütezeyyinedir.
Yoksa sefâhet ve rezâletteki hürriyet, hürriyet değildir.
Belki hayvanlıktır, şeytanın istibdâdıdır, nefs-i emmâreye esîr olmaktır.
Hürriyet, umûmî efradın zerrât-ı hürriyâtının muhassalıdır.
Hürriyetin şânı odur ki, ne nefsine, ne gayrıya zararı dokunmasın.
عَلٰٓي اَنَّ كَمَالَ الْحُرِّيَّةِ اَنْ لَا يَتَفَرْعَنَ.. وَاَنْ لَا يَسْتَهْزِئَ بِحُرِّيَّةِ غَيْرِه۪ٓ اِنَّ الْمُرَادَ حَقٌّ.. لٰكِنَّ الْمُجَاهَدَةَ لَيْسَتْ ف۪ي سَب۪يلِهَا(Hâşiye)
Hâşiye: Acele etme! Yani Mîzân Cerîdesi’nin sâhibi Murad haklıdır. Tanîn muharriri Hüseyin Câhid, yanlış ve hata ediyor.
Mektûbât II / Osmânlıca Eser /Sahîfe : 389
Ben türkü saplarım aşkın bağrına
Taki derinlerden yanasın diye
Haykırsan da kulak vermem çağrına
İsmimi yürekten anasın diye.....
Anasın anasın diye,
Sorma nasıl ve diye,
Sana en son hediye,
ayrılış günü yüklemediler bir şey
alaca tüylü develere
en son o ayrıldı
haykırdım tutamadım kendimi
uzaklara gitme diye
ey benim iki gözüm, canım
kesib’e mutlaka uğra
yönel lâ’lâ tepesine doğru
Anlatacaktım ölümlerini bir sonbahar eşliğinde
Bir kış güneşliğinde
Fakat baktım bu ölüm değil diriliştir
Tabiatı aşan bir bildiriştir
Ne güz ne sarı renk bu göçü anlatır
Bu kan rengi bu kıpkızıl öçü anlatır
Görünüşte kırmızı gerçekte yeşil
Görünüşte öç hakikatte değil
Faninin sonsuzla barışması
Affın mağfiretle yarışması
Yaprağın düşüşü değil bu toprağa
Bir yıldırım çarpışıdır dağa
Sonbahar değil ilkbahardır
Ölümden sonra ölümsüz hayat vardır
Bulutlar açılır güneş çıkar
Yağmur taneleri inci tanelerine dönüşür
Deniz çalkanır saçar ortaya hazinesini
Anladım onlar ölmediler
Ölüm adına
Ölüm maskesini takınarak
Dönüştüler bir ışığa
“Sıcak yaz göklerinde
Önde uzanan ovada
Birden bir ışık sağdan
Bir ışık soldan çıkar
Ve bunlar
Şimşek hızıyla birbirine ulaşırlar
Bunu halk adak için uğur sayar
Derler: Leyla ile Mecnun buluştular
Bu göz açıp kapama anında
Ne varsa dile muradında
Mutlak yerine gelir arzun
Yerde kavuşamayanlar gökte kavuşurlar
Ve bir uğurlu anda
Kavuşmak isteyenleri kavuştururlar”
Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı îmân ile hayatlandırınız.
Ve ferâizle ziynetlendiriniz.
Ve günahlardan çekinmekle muhâfaza ediniz...
"En kof ceviz bile kırılmak ister. Olgun yemişler tutunamaz ağaca. Öyleyse kabuğum kırılacak diye hayıflanmamalıdır insan. Toprağa düşmemek için çırpınmamalıdır meyve. Düşün! Bir şeyin geldiği yere dönmesi kadar sevindirici ne olabilir."
Uğraşma boşuna.
Seni ancak gördükleri ve duydukları kadar anlayacaklar.
Gördükleri, ancak kendi anladıkları kadarı olacak.
Hz. Mevlânâ Celâleddîn Selçukî/Rûmî(r.a)