Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mevlevi Adab ve Erkanı

Abdülbaki Gölpınarlı

Mevlevi Adab ve Erkanı Sözleri ve Alıntıları

Mevlevi Adab ve Erkanı sözleri ve alıntılarını, Mevlevi Adab ve Erkanı kitap alıntılarını, Mevlevi Adab ve Erkanı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Destur
İzin anlamına kullanılır. «Destûr verirseniz söyliyeyim » gibi. Aynı zamanda, bir Mevlevi hücresine varıldı mı, kapıda, son hece çekilerek, ahenkli ve mülâyim bir sesle, «Destûr» denir. İçeriden «Hû» sesi gelince kapı açılıp girilir. Cevap verilmezse iki kere daha «Destûr» denir. Gene cevap alınmazsa dönülüp gidilir.
Sayfa 16
Çelik
Kol uzunluğunda, şahâdet parmağı kalınlığında bir sopadır. Meydanda durur; dedelerin hücrelerinde de vardır. Yolsuzlukta bulunana, meydanda şeyh, yahut aşçıdede tarafından, niyaz vaziyetinde durdurularak ayaklarının, dizden aşağı kısmına birkaç çelik vurulur. Bu, dayak olmayıp ihvân arasında bir te'dîbdir. Dedeler de, îcâb ederse ve bilhassa semâ’ meşkinde, nev-niyazlara çelik vururlar.
Sayfa 149
Reklam
Naz
Tanrı tarafından sevilmek. Görünüşte, herkes tarafından yapılamayacak şeyleri yaptığı, herkes tarafından söylenmeyecek sözleri söylediği halde suçlu sayılmamak. Bütün tasavvuf yollarınca umûmî olan bu terim, erenlerin bir kısmı hakkında söylenir. Bunlara «Nâz ehli» denir.
Sayfa 34
Renkli Tennûreler
Deste-gül ve tennûrenin rengi, umûmiyetle beyazdır. Fakat çocukların ve gençlerin tennureleri, krem, kavuniçi, pembe, yeşil ve bordo renginde de olur. Renkli tennûre giyenler, semâ’-hânenin ortasına alındığı, kenar halkada da yalnız beyaz tennureler bulunduğu takdirde, pek güzel bir renk armonisi meydana gelir. Hacı Vesim Paşa’nın tablosunda, renkli tennûreler de görünmektedir.
Sayfa 99
On sekiz hizmet
Matbahta, on sekiz hizmet vardı; bu hizmetleri görenler şunlardı: 1) Kazancı Dede. Canların inzibâtından, edep ve terbiyelerinden sorumluydu. Aşçıbaşı gibi bunun da ayrı bir postu vardı; yâni makam sahibiydi. 2) Halîfe Dede. Matbaha yeni girenlere yol, erkân öğretir, onları yetiştirirdi. 3) Dışarı meydancısı. Hücrelerdeki dedelere, Konya’da
Sayfa 46
Aşk u niyâz
Selâm yerine kullanılır. Birisine selâm yollanır, yahut mektupta selâm yazılırken, «Aşk u niyâz ederiz» denir. Hâl - hâtır sorulunca da, «Nasılsınız? Diyene, «Aşk u niyâz ederiz» diye mukabele edilir. Diğer tasavvuf yolların da da vardır; fakat Mevlevilerde olduğu kadar umumi değildir. Şunu da hatırlatalım ki bir Mevlevi, söz arasında «ederim, yaparım, gelirim, gelmem» gibi birinci şahsı kullanamaz; çünkü bu, bir benlik ifadesidir. Bunun yerine, «ederiz, yaparız, geliriz, gelemeyiz» gibi cem i’ sığası kullanır. Aşkolsun diye «Aşk vermek», bu söze muhatap olmaya, «Aşk almak» denir. Meselâ, bir yere gidip hatır sorulması, ona cevap veriliş anlatılırken «filân zâta gittik; aşk verdiler, aşk aldık» tarzında bir cümle kullanılır.
Sayfa 7
Reklam
Can
Mevlevîliğe intisap edenler, birbirlerine, ya sâdece «Can», yâhut adının sonuna getirerek «Atilla Can, Çelebi Can» diye hitap ederler. Ayrıca matbâh canlarına da can denir.
Sayfa 10
Sırlamak
Çerağı, lâmbayı elektriği, ocağı söndür sözünün anlamında, kötü bir iltibas bulunduğundan, bunun yerine, «sırla, sırladım, sırlandı, sırlanmış» sözleri kullanılır. Aynı zamanda bir şeyi saklamaya da «sır etmek» denir. Birisinin ölümden sonra gömülmesine de «sırlamak» denir. «Falânı, bugün, falân yere sırladık» gibi.
Sayfa 41
Çelebi
Çalab, Moğolcada Tanrı anlamına gelir. Allah adamı, ilâhı anlamına gelen bu sözün, Farsça isim-i mensup olduğu, yahut 'balı, arı gibi Türkçe kaidesiyle çalabdan gelen ve nisbet bildiren bir kelime bulunduğu muhakkaktır. Mevlanâ soyundan gelenlere denir ve addan sonra söylenir. Yalnız Mevlanâ’nın halifesi Hüsâmeddin Hasan’a Mevlânâ soyundan olmadığı için «Çelebi» sözü, adının başına getirilerek «Çelebi Husâmeddin» denir. Ana tarafından Mevlânâ soyundan gelenler, «înas Çelebilerden» diye kayıtlanır. Aynı zamanda Çelebi, kibâr, -soylu, boylu, zarif, efendi anlamlarını da ifâde eder; bu çeşit adamlara, Çelebi adam denir, XVI. yüzyıl sonlarına kadar «Çelebi», bilgin ve soylu kişilere verilen bir sıfat olarak kullanılmıştır.
Sayfa 11
Züvvâr
Mevlevi mukabelesini görmek, seyretmek, Mevlevi mûsîkıysini dinlemek ve böylece feyz almak, yahut incelemek için gelenlere, ziyaretçiler anlamına, «züvvar» denirdi.
Sayfa 47
25 öğeden 16 ile 25 arasındakiler gösteriliyor.