Bunca iyimserliğinle sen. Uyanırken sahte bir şükrün örtüsüyle. Bir şeyle içimize gülsuyunu bulaştırıp tuz serpen. Ağzımızı gerip yüzümüzü çatlatan o gülücükler. Gülücüklerle. Önümüze konan o yalancı şerbetle. Hiç acımıyormuş gibi. Eksilen senden bir şey değil de. Yalnızca hayatımızda bir tas çorbaymış sanki. Hayatı o katran yüreklerine sokup çıkaran adamlar. Bizi tutup biraz da buramızdan överler. Acıya katlanma gücümüzü. Gövdemizi kaplayan o içli suskunluğu. Unutmaktaki başarımızı. Şikâyetsiz. Yüreğimizi kaplayıveren yosunları. Bir tas çorbanın sükûnetinde.