Michel Strogoff kitaplarını, Michel Strogoff sözleri ve alıntılarını, Michel Strogoff yazarlarını, Michel Strogoff yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Saat sekizdi, güneş batmak üzereydi. Bu enlemlerde uzun süren günbatımına rağmen hava şimdiden çok karanlıktı. Gökkubbenin üzerine dev bir buhar bulutu çökmüş gibiydi, ama henüz bu bulutları dağıtacak en ufak bir rüzgar yoktu.
Esasen, on iki milyon kilometre karelik bu geniş imparatorluğun, Batı Avrupa devletleri gibi homojen bir nufusa sahip olması mümkün değildir. İmparatorluğu oluşturan milletler arasinda nüans denemeyecek kadar büyük farklar vardır.
ilk önce şunu belirtmem gerekmektedir ki ben bu kitabı, kısaltılmış haliyle okudum bundan ötürü sayfalar arası geçiş gayet hızlıydı. Buna rağmen akılda kalıcı ve belirli yerlerde aşırı tanıkdık hissettiren bir hikayeydi. Özellikle karakterin yani Michel Strogoff un görevine olan bağlılığı ve davranış tarzı bana Cüneyt Arkın'ın tarihi filmlerde canlandırdığı karakterleri büyük ölçüde anımsattı. Kitapta beni en çok etkileyen kısmı kesinlikle sonuydu (bundan sonrası Spoiler) yani karakterin kör kalmaktan kurtulmayı başarması ve ne olursa olsun görevini yerine getirmiş olmasıdır.
“Rusya’da aracın önünde bir tavşanın karşıdan karşıya geçmesi uğursuzluk olarak addedilir onu gören için... İşte ben, ben onu gördüm! Tek başıma, yalnız ben!”