Küçük Prens, Büyük Kitap
Küçük Prens'in görünüşte çocuk olmasıyla birlikte bütün büyüklere yaptıklarını aynalayan bir bakışı vardır. İnsanlar kendi yaşayışlarını, davranışlarını, tercihlerini bir aynada yeniden görmek isterler. Çağımızı kasıp kavuran birçok davranış modunu Küçük Prens'in o sade, şaşkın ve acemi diyaloglarında bulabilirsiniz.
Örneğin, küçük gezegeninden çıkıp diğer gezegenleri gezen Küçük Prens, her gezegende bir insan tipiyle karşılaşır. Bunlardan birisi de tüccardır. Küçük Prens merak edip sorar: "Ne yapıyorsun?"
"Yıldızları sayıyorum." diye cevap verir tüccar. "Sayınca ne olacak?" "Hepsini satacağım." "Satınca ne olacak?" "Zengin olacağım." "Zengin olunca ne olacak?" "Daha çok yıldız alacağım." Küçük Prens, tüccarın karşısında durur ve der ki: "Benim küçük bir atkım ve çiçeğim var. Atkımı boynuma dolayabiliyorum ve beni ısıtıyor. Çiçeği yakama takabiliyorum ve bana yakışıyor. Ama sen yıldızları boynuna dolayamazsın ki. Onları yakana takamazsın ki."
Aslında bu diyalog bizim bugün Küçük Prens'in yazılmasından onlarca yıl sonra eşyayla kurduğumuz o soğuk ilişkiyi resmediyor. Çok şeye sahibiz, aldıkça alıyoruz; ama hiçbirini boynumuza dolayacak kadar sıcak hissetmiyoruz.
Kuran-ı Kerim'de de bahsettiği gibi "Onları çoğaltma hırsı oyalamakta." tespitinin bir başka şekilde söylenişiydi bu.
Görünüşte çocuk kitabı olsa da özünde yetişkinlere hitap eden bir eserdi. Böyle güzel bir kitaba geç kalmamanız dileğiyle, keyifli okumalar.