Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Asrı

Milli Mecmua - Sayı 11

Milli Mecmua

Milli Mecmua - Sayı 11 Sözleri ve Alıntıları

Milli Mecmua - Sayı 11 sözleri ve alıntılarını, Milli Mecmua - Sayı 11 kitap alıntılarını, Milli Mecmua - Sayı 11 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Türk târîhinin 'Süleyman'ları, ezici ekseriyetle zafer bestelemiş, bize hoşluk ve ihtişâm yaşatmışlardır."
Sayfa 134 - Turgut Güler - Hem Cihân'ın Hem Şiirin SultânıKitabı okudu
"Neticede 'Türk ve kurdu' aynı sayarsak 16. yüzyıla gelindiğinde Türkün kurduğu devletlerin Türklüğünden ve kurtluğundan kalan şey, orduların akıncı ve gazavadcı yapısı yani gözü kara askerlik geleneğinden başka bir şey değildi."
Sayfa 18 - 16. Yüzyıl İstanbulu'ndan Bir Duvar Resminin Dönem Siyasası ve Türk İmgesi Hakkında Anlattıkları, Okay SütçüoğluKitabı okudu
Reklam
"Bir başka memlekette görülmeyecek zebûnküş gayretlerle, kendi değerlerimizi horluyor, onların varlığından rahatsız oluyoruz."
Sayfa 136 - Turgut Güler - Hem Cihân'ın Hem Şiirin SultânıKitabı okudu
"Özetle, Heberer'in tasvirinde tek başına meydan okuyan kurt artık o sahnedeki gibi değildir. Aslan ve kartal büyük oranda nasihatleri dinlemiş, hümanizmasını gerçekleştirip reel bilimler sayesinde şaha kalkmışken, gelişmelere ayak uyduramayan, Arap kimliğine gark olup öz kimliğini unutan kurt ise savunma pozisyonuna geçmiştir."
Sayfa 23 - 16. Yüzyıl İstanbulu'ndan Bir Duvar Resminin Dönem Siyasası ve Türk İmgesi Hakkında Anlattıkları, Okay SütçüoğluKitabı okudu
"Koca Sinan ilim, iman ve estetik ile taşa ruh veren bir şairdir. O yüzden Sinan yapıları taş yığını değildir. Onun kütle harmonisi birer manzume gibidir. Onun kutsalı habbeden kubbeye ulaşmıştır. Mutlak mekânı O'ndan gelip O'na gitmiştir. Sinan'ın sınırlayıcısı ölçüdür. Sinan ölçüyü bozmaz. Dolayısı ile kalbin ölçüsünü de bozmaz."
"Sinan ölçüyü, doğaya saygı göstererek, doğanın bir parçası olan malzemeye muhabbet göstererek, doğadaki döngünün matematiğine, geometrisine ve fiziğine hürmet ederek yakalar. Had bilmek, muhabbet göstermek ve hürmet etmek de Türk-İslam medeniyetini zirveye çıkartan edep anlayışıdır. Bu edep algısı Nizam-Âlem şuurunun yansımasıdır. Nizam-Âlem şuurunun Mimar Sinan eserlerine yansıtan Türk-İslam medeniyetinin ahlâk ve edep anlayışıdır."
Reklam
16 yy. Türk asrı,cesaretiyle, ilmiyle, tekniğiyle, edebiyatıyla, sanatıyla da zirveye çıkmıştır.
"Türkler, Allah'ın sözünün yüceliğini, Allah'ın mutlak güç ve tek hüküm sahibi olduğunu, zulüm ve baskı bitip din Allah'ın dini oluncaya, Allah'ın adını en yüce mertebeye çıkarıncaya kadar savaşmasını ayet ve hadislerden öğreniyorlardı. Bu ayet ve hadisler üzerine kendilerine bir mefkûre belirleyen Türklerin kızıl elması İlay-ı Kelimetullah için Nizam-Âlem olmuştur. İlay-ı Kelimetullah Allah'ın adı; Nizam-Âlem kainatın düzeniydi. Türk cihan hakimiyeti de Allah'ın adı ile bir düzen getirmeyi hedefleyen ülkü olmuştu. Türk cihan hakimiyeti mefkûresinin yeni adı Nizam-Âlem olmuştu."
Mimar Sinan yarım asırlık mimarlık sürecinde; 92 cami, 52 mescit, 55 medrese, 7 darülkurra, 20 türbe, 17 imaret, 3 darüşşifa, 6 suyolu, 10 köprü, 20 Kervansaray, 36 saray, 8 mahzen, 48 hamam olmak üzere 477 adet yapı inşa etmiştir.
Bulgar General Alekdandr " Selimiye! Eğer seni Türklerin yaptığını bilmeseydim Allah yaptı derdim".
Reklam
Molla Arab " bilesin ki Gazi'nin duası kabul olunur. Ve, Allah ona eziyet edene karşı gazaba gelir.
Osmanlılar klasik çağlarına yani yükselme devrine ulaştıklarında kendi aidiyetlerini Türklüğe, sembollerini de kurda bağlamaktan oldukça uzaklaşmış durumdaydılar. 16. Yy da devletin idaresi çoktan devşirmelerin eline geçmiş, sistemde gittikçe Araplaşan bir anlayışa dönmüştü. Bu bağlamda kendini Türk hissetmeyenlerin idare ettiği sistemin kurdu sembol kabul edemeyeceği de bir gerçektir.
Had bilmek, muhabbet göstermek ve hürmet etmek de Türk İslam medeniyetinin zirveye çıkartan edep anlayışıdır. Bu edep algısı Nizamı Alem şuurunun yansımasıdır.
1425 de ilk şeyhülislamlık makamına Molla Fenari gibi bir sufi alim getirilmiştir.
Ribat, düşman sınırında İslam topraklarını müdafaa amacıyla, bekçilik yapmak, savaşa hazır bir şekilde sınırı muhafaza etmektir.