Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Batı Siyasal Düşüncesinde Ulusalcılık Tasavvuru

Milliyetçilik: Bir Din

Carlton J. H. Hayes

Milliyetçilik: Bir Din Sözleri ve Alıntıları

Milliyetçilik: Bir Din sözleri ve alıntılarını, Milliyetçilik: Bir Din kitap alıntılarını, Milliyetçilik: Bir Din en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yine milli emperyalizm yüksek medeniyet adına insaniyetperver bir hareketi savunuyordu. Sarı humma, kolera ve diğer insan felaketlerinin istila ettiği bölgeleri temizlemek ve geri kalmış halklara düzenin nimetlerini, sağlık şartlarını, okul eğitimini, bilimi ve maddi "ilerleme"yi getirmek; tek kelimeyle insanlığı yükseltmek beyaz adamın vazifesi, diğer bir ifadeyle aşikar alınyazısıydı. Bilhassa İngilizler, emperyal hükümranlıklarının baş amacının yerli halkları kendilerini yönetecek bir hale getirmek, en sonunda belki de milli bağımsızlık için eğitmek olduğunu iddia ediyorlardı.
Batı Avrupa'da mesafe katedişinden beri, modern milliyetçilik bir din mahiyeti kazanmış durumdadır.
Reklam
Yeni popüler milliyetçiliğin yolunu İngiltere açtı. Amerikan Devrimi onun Yeni Dünya'daki İngiliz sömürgecileri arasındaki zuhurunu işaetleyecek; Fransız Devrimi ise onu yarı dini bir taassupla Avrupa kıtasına sokacaktı.
Milliyetin kültürel temellerini ortak bir dil ve ortak tarihî gelenekler oluşturur. Bunlar, bir eğitim süreci tarafından popüler duygusal vatanseverliğin hedefi haline geldiğinde, sonuç milliyetçiliktir.
Arapların bu gizli milliyetçiliği, "Arabistan Lawrence'i"nin ve diğer İngiliz casuslarının parlak sözlerle Türklerden kurtuluş savaşı olarak tanımladıkları I. Dünya Savaşına birlikte katılmalarıyla uyarıldı ve öne çıkarıldı. Osmanlı imparatorluğundan gerçekten kurtuldular, ama bu defa da Avrupalı güçlere boyun eğdiler veya "manda" oldular.
Fransız deisti ve vatanseveri Abbe Raynal:
"Devlet din için değil, din devlet için yapılmıştır... Devlet her şeyin üstündedir. Dünyevî iktidarla ruhani iktidar arasında ayrım yapmak düpedüz saçmalıktır..."
Reklam
İlk çıktığı biçimiyle milliyetçilik, kabileciliğin bir ifadesydi; sonradan zayıflayarak yerini daha geniş sadakatlere bıraktı; yeniden dirilişi ise modern zamanlarda ve geleneksel Hrıstiyan halklar arasında gerçekleşti; Batıda tam anlamıyla neşvü nema bulması ve başka yerlerde ekilmesi ise nispeten yenidir.
İnsan belli bir dine inancını kaybedebilir ve kültüne katılmaktan vazgeçebilir; ama bu durumda dahi şuurlu ya da şuursuzca, huşu duyacağı ve tapınacağı yeni bir merciye adanmaya eğilimlidir.
Milliyetçiliği anlamanın en iyi yolu Avrupa'ya ve önce Batı Avrupa'ya eğilmektir. Zira onun asıl vatanı burasıdır.
Dini Tecrübenin Değişik Tezahürleri
İnsan belli bir dine inancını kaybedebilir ve kültüne katılmaktan vazgeçebilir; ama bu durumda dahi şuurlu ya da şuursuzca, huşu duyacağı, tapınacağı yeni bir merciye adanmaya eğilimlidir....Bilime veya insanlığa soyut hakikate veya belli bir ideolojiye olabilir.
Sayfa 24 - İz YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Modern milliyetçilik gerçekten de eşine az rastlanır derecede eli kanlı bir dindir. Bu yüzyılın ilk yarısında milliyetçi savaşalrda katledilen insanaların sayısı, Ortaçağda dörtyüz yıllık Haçlı seferlerinde ölen insan sayısından çok daha fazladır. Esas sebebi zamanımızın milliyetçi savaşının topyekin olmasıdır; bu savaş, sınıf savaşı değil kitlelerin savaşıdır. Asya'nın, Afrika'nın kitleleri okur-yazar hale gelip hakkıyla telkine tabi tutuldukça ve tüm dünya dile dayal ımilli devletlere bölündükçe, daha nice sayısız savaş patlak verebilir ve daha nice soykırımlarda insanlar kurban edilebilir. Çağımız milliyetçiliğinin sayıları giderek artan hasetçi ve kavgacı mezhepleri vardır. Ayrıca,o, bir bütün olarak, dünya dini olmaya en yakın ve en yeni adaydır. Kültü artık evrenseldir; Avrupa ve Amerika'nın düdük ve trampetlerinin yanında, Afrika'nın tam-tamları da eşlik etmektedir ona.
Günümüzde, fertler artık milli devlet içinde doğmakta, doğumun laik tescili, geçirilmesi, milli vaftiz ayinini teşkil etmektedir. Sonrasında devlet onu tüm hayatı boyunca tecessüsle takip eder, ona milli ilmihal dersleri verir, muttaki bir okul eğitiminden geçirir ve milli kudsiyetin güzelliklerini öğretir, (ne kadar yüce veya aşağı olursa olsun) devlete kulluk hayatına uygun hale getirir, yalnızca doğumunu değil, evliliğini, çocuklarının doğumunu ve ölümünü de resmi kayıt altına alarak, onun hayati krizlerini yad eder.
İnsan kültürü daima çeşitli dil, âdet ve geleneklerle farklılaşmış olduğu için, milliyetçilik insanlık tarihi boyunca varolmuştur. Ancak, belirli milliyetler görünmüş ve kaybolmuş, yükselmiş ve yıkılmıştır.
Bu açıdan Avrupa'da hükümsüz bir din meydana getirilmiştir(reformdan sonrası süreçten bahsediyor öncesinde). Fakat yukarıda belirttiğim gibi böyle hükümsüz bir din gayritabidir ve bu boşluğu yeni bir inançla doldurmak gerekiyordu.Entelektüeller bunu "Bilimcilikle" Pozitivizmle, insancıllıkla Hürmasonlukta doldurdu. Ama bunlar geniş kalabalıklar için fazla soyuttu. Onlara sunulan ise milliyetçilik ve komünizm oldu.
Türklerin çoğu müslüman kalmaya devam etti; ama İslamiyet artık kamuya değil ferde ait bir mesele haline geldi. İslamiyet'ten esirgenen ilgi ne Hıristiyanlığa ne de tabiat üstü başka bir dine yöneltildi. Milliyetçilik resmi Türk dini oldu. Aynı zamanda, ordu savaş düzeninde tutuldu; milli okul eğitimi ve propagandasına ağırlık verildi. Türk kitleler okuma yazma öğrendikçe, ders kitaplarından ve radyolardan, yüksek medeniyet kurmuş kadim Hititlerden (hoş bir efsane olarak) gelmiş ve çağlar boyu bir misyon üstlenmiş üstün bir ırka mensup olduklarını, şimdi büyük bir ırk ve büyük bir millet olarak bir krz daha üzerlerine düşeni yaptıklarını öğrendiler.
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.