Daha ne olabilir ki? Daha 50 sayfa okumadan 400 sayfalık kitaba karşılık düşündüğüm buydu. Buralar giriş kısmı ve aslında oraya kadar sonrasına göre önemi olmadığı için burayı açıklayacağım. Çok zengin, tam bir Osmanlı adamı olan Profesör Sadi Koray geçmişiyle yüzleşir. 80 yaşını geçmiş ve ölümü beklemektedir (Akciğer kanserinden 3 ayı kaldığını öğreneceğiz), bunun ardından geçmişte yaşadığı bir olay ve bir oğlu olduğunu öğrenir. Oğlu vefat ettiğinde geriye torunu ve kendisinden haberi olmayan Suna Aytaç kalır. Buna haberi vermekse avukatı Erdal Çimen’e düşmektedir. Verir de. Sonrası? Eh, biraz merak edelim.
İşin daha sonrası neden daha güzel peki sizce? Ortada alınması gereken bir Miras var kitabın adından da anlaşılacağı üzere. Sonra o mirası alacak kişinin gerçekten olup olmadığı, miras kalacak kişinin de gerçekten varis olup olmadığı arasında gidip geliyorsunuz. Şöyle düşünelim daha açık bir ifadeyle. Birisi ölü doğan çocuktan bahsediyor, birisi o çocuk doğdu diyor, birisi de asla kardeşi olmadığı iddia ediyor. Çıkın bakalım işin içinden. Ben sevdim bu muhabbeti tabi.
Kitabın final kısmı öyle mükemmel ki bunu size nasıl anlatabilirim diye çok düşündüm. Bugün bitiremeyeceğim bir kitap olduğunu düşündüm ve son 1.5 saatte tam 150 sayfa okudum. Beni öyle sardı yani. Avrupa’da 2 Türkiye’de 4-5 sezonluk dizi çekerler bu kitaptan diyim anlarsınız. Kitabı hazırlıyorum merak edenler olursa birkaç güne göndereceğim. Keyifle okuyun, esen kalın efendim..