Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Miss Sara Sampson

Gotthold Ephraim Lessing

Miss Sara Sampson Gönderileri

Miss Sara Sampson kitaplarını, Miss Sara Sampson sözleri ve alıntılarını, Miss Sara Sampson yazarlarını, Miss Sara Sampson yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
SARA. -Dünyanın en iyi babası, bütün yardımlar boşunadır. Benim için hayatınızı vere­rek elde etmek istediğiniz, kıymet biçilmez yardım bile boşunadır.
SARA. -Ne demek istiyorsun; Kimin bek­lenmiyen görünüvermesi ! ... WAITWELL. -İstediğinizin, Miss !...
Reklam
MARWOOD. -Zaman zaman, tereddütlü durumlardan benim hareketlerime istikamet verdi.
NORTON. - Sizi sonsuz bir saadet içinde bulacağımı sanmıştım. MELLEFONT. - Saadet kendisine biraz gülümseyince, yalnız ayaktakımının aklı başından gider.
NORTOJ V . - Demek ki, Tanrı, sizi hâlâ me­sud etmek İstiyor. YELLEFONT. - Kendim için ne kadar doğru konuşuyorum bak Norton : Tanrı eğer bunu istiyorsa hiç şüphesiz benim için istemiyordur.
Reklam
MELLEFONT. - Böyle bir güzelliğin, böyle bir tevazuun karşısında kayıtsız kalmak hiç müm­kün mü Lady? Derler ki, güzel bir kızın güzel­liğini başka bir kadın pek nadir olarak teslim eder: fakat bu, bir yandan, kendi meziyetlerine çok mağrur olanlar, diğer taraftan da meziyetten hiçbir şey anlamıyanlar için doğrudur.
SARA. -Ne diyorsun ? Sen bir felaketin, düşman muhayyilemin şimdiye kadar tasavvur etmiş olduğu felaketlerin en korkuncunun haber­cisisin. O, hâlâ şefkatli baba mı? Öyle ise beni hâlâ seviyor demektir, değil mi?
MARWOOD. -Ah Hannah! Ne yazık ki kuvvetimiz gazabımız kadar büyük değil!
MELLEFONT, acı. -Feda etmek mi; Ba­na, eski tanrılara çok kirli hayvanların da kurban edildiğini hatırlatıyorsunuz. MARWOOD, müstehzi . -Bu kadar alimane teşbihlerle konuşmayın.
Reklam
HANNAH. - Ah, Madam, siz ne yaman bir kadınsınız! Size mukavemet edebilecek insanı görmek isterdim.
MELLEFONT. -Siz tamamiyle kendi ka­rakterinize uygun olarak konuşuyorsunuz, Mar­wood; ben bu karakterin çirkinliğini, namuslu bir dostla düşüp kalkarak aşkla şehveti birbirin­den ayırmayı öğrendiğimden beri o kadar iyi anladım ki. MARWOOD. - Bak hele ! Demek yeni sevgilin namuslu bir taze. Siz erkek milleti ne istediğinizi kendiniz de bilmezsiniz. Bir bakarsı­nız, en açık saçık sözlerimizden, en aşiftece şakalarımızdan hoşlanırsınız ; hemen arkasından, ba­karsınız, ağzımızdan faziletten başka bir söz çık­mazsa ve yedi hakimi dilimizin üstünde toplamış görünürsek sizleri mest ederiz. Fakat en kötüsü, birinden olduğu kadar ötekinden de bıkarsınız. Biz ister saçma, ister makul, ister dünyevi, ister dini dü­şünelim, sizi devamlı olarak kendimize bağlıyama­yız. Senin güzel azizene de sıra gelecektir.
MARWOOD. -Sus, Hannah! Bana her türlü iltifatı şüpheli gösteren bir vesile ile beni methetmeğe kalkıyorsun. İnsanın bir zamanlar elde ettiğini bile elinde tutacak kuvveti olmadık­tan sonra yeni fetihlerden bahsetmek saçma bir şey.
SARA. -Tanrıdan şikayet etmeyin! O ha­yalleri bizim irademize bırakmıştır.
Sir WILLIAM. -Kızım burada ha? Bu fıkara otelinde mi? WAITWELL. -Mellefont bu! Elinden geleni yapmış, bütün şehirde en aşağılık yeri bul­muştur. Kötü insanlar öyledir! Kötü oldukları için daima karanlığı ararlar. Ama kendilerini bütün dünyadan gizliyebilmişler, neye yarar? Vicdanları bilmez mi? İnsanın vicdanının şika­yeti bütün dünyanın şikayetinden daha acı değil midir? O ne? Ağlıyor musunuz? Yine mi? Efendimiz, efendimiz!
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.