Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi

Peter L. Berger

Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi Sözleri ve Alıntıları

Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi sözleri ve alıntılarını, Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi kitap alıntılarını, Modernite, Çoğulculuk ve Anlam Krizi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Merkezi Avrupa’da din savaşlarının sona ermesiyle birlikte oluşan tablo -cuius regio, eius regio-, en azından bazı küçük kurallar çerçevesinde sembolik bütünlüğü restore etme girişiminin temelini oluşturmaktaydı. cuius regio, eius regio: 1555 yılında gerçekleşen Augsburg Barışı’nın temel ilkesidir. “İktidar kimin elindeyse onun dini geçerlidir” anlamında bir özdeyiştir.
Çocuğun masadan bir tabağı düşürmesi durumunda, aileden birisinin bir gülücüğüyle ödüllendirilmeyecek ve diğerlerinin kızgın bakışlarıyla cezalandırılacaktır. Bu şartlar altında çocuğun kimliği, ebeveyninin kimliğinin şekillendiği tarzla aynı tarz içerisinde normal bir şekilde, hiçbir zorluk çekmeden - “anlam krizi” şimdilik bir kenarda dursun- gelişmiş olacaktır.
Reklam
Toplumsal Teori
" Anlam insan bilincinde -yani bir beden içerisinde bireyselleşen ve bir şahıs olarak sosyalleşen bireyin bilincinde- inşa edilir. Bilinç, bireyleşme, bedenin özgürlüğü, toplum ve şahsi kimliğin tarihi- sosyal inşası, türümüzün üzerinde düşünme ihtiyacı bile hissedilmeyen ırksal ontojenezimizin karakteristik özelliğidir."
Sayfa 20 - HeretikKitabı okudu
"Biz, hepimiz, geçmiş şeyleri hatırlamaktan, bugünün baskısından ve gelecek değişikliklerin korkusundan o kadar bunalırız ki, ölüm hükmünün hepimizin içinde olduğunu ve hayatın kendisini bıktırıcı hale getirebileceğini kabul ederiz."
Doğum ve ölüm -sadece bu ikisi- halen kader tarafından tayin ediliyor. Maddi bir seviyedeki muhtemel seçimlerin çoğulluğuna paralel olarak çok-katmanlı modernleşme süreci sosyal ve entelektüel seviyede de bir seçimler dizisinin kapısını araladı: Hangi işe sahip olmalıyım? Kiminle evlenmeliyim? Çocuklarımı nasıl yetiştirmeliyim? Tanrılar bile bu
Sayfa 65 - 66 - PdfKitabı okudu
Reklam
Anlam, insan bilincinde - yani beden içerisinde bireyleşen ve bir şahıs olarak sosyalleşen bireyin bilincinde- inşa edilir.
Bir kişinin kimliği daha uygun şartlar altında problemsiz bir şekilde oluşsa bile, onun dayanma gücü, ilerleyen dönemlerde diğerlerinin eylemlerindeki ısrarcı, sistematik uyumsuzlukların kendi eylemlerine yansıması sonucu tehlikeye girer.
Modern çoğulculuk, aklıselim "bilgiye”zarar verdi. Dünya, toplum, yaşam ve bireysel kimlik, hepsi sorulara tabi tutuldu. Bunların hepsi çoklu yorumlara maruz bırakıldı ve her yorum kendi muhtemel eylem perspektiflerini tanımladı. Hiçbir yorum, hiçbir muhtemel eylem dizisi, bugün tek doğru ve sorgulanamaz gerçek olarak kabul edilemez artık. Bireyler, bundan dolayı, hayatlarının şimdiye kadar olanından çok daha farklı bir tarzda olup olmaması gerektiği sorusuyla sık sık karşı karşıya kaldılar. Bu durum bir taraftan büyük bir özgürleşmeye, yeni ufuklara ve yaşam olasılıklarına yelken açarak, eskinin dar kalıplarından kurtaran ve varoluşun sorgulanamaz modeli şeklinde tecrübe edildi. Ancak, aynı süreç, genelde aynı bireyler tarafından, kendi gerçekliklerindeki yeni ve alışılmadık olanları tekrar tekrar anlamlandırmaya zorlayan bir baskı unsuru olarak da görüldü. Bu baskıya karşı koyabilen insanlar olduğu gibi, onun keyfini süren insanları da görebilmek mümkün. Birisi bunları çoğulculuğun hünerleri olarak tanımlayabilir. Ancak, insanların pek çoğu, alternatif hayat şekillerine sıkıca bağlı olan yorum olasılıklarıyla dolu karmakarışık bir dünyada kendilerini güvensiz ve kaybolmuş hissetmektedirler.
Sayfa 60 - PdfKitabı okudu
Kurumlar güçlerini, sorgulanmamış meşruiyetin devamlılığından alırlar. Bir kurum, insanların kurumsal roller, kimlikler, yorum şemaları, değerler ve dünyayı keşfetme yolları hakkında düşünmeye başladığı anda tehlikeyle karşı karşıya kalır. Muhafazakâr filozoflar daima bunu hissettiler; kıdemli polisler bunu pratik tecrübeleriyle bilirler. “Normal şartlar” içerisinde tehlikeli düşünce mantıklı şekilde kontrol altına alınabilir. Ancak, çoğulculuk bu kontrolü çok daha zor hale getirir. Külfetli şekilde özgürlüğe geçişle ilgili burada açık bir sosyal-psikolojik diyalektik var: Sorgulanmamış yorum kalıplarına ve davranış normlarına “tutunmadan” bireyleri kendi hayatlarına yönlendirmeye mecbur bırakmak olağanüstü derecede zordur. Bu, özgürlüğün bulunmadığı eski iyi günler için yaygaracı bir nostaljiye sebebiyet verir. Özgürleşme muğlâk bir kavramdır. Gehlen'in söylediği gibi: Özgürlük yabancılaşmadan doğmuştur ve onu tersine çevirmiştir.
Sayfa 63 - PdfKitabı okudu
29 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.