Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

1253-1255

Moğolların Büyük Hanına Seyahat

Wilhelm Von Rubruk

Moğolların Büyük Hanına Seyahat Gönderileri

Moğolların Büyük Hanına Seyahat kitaplarını, Moğolların Büyük Hanına Seyahat sözleri ve alıntılarını, Moğolların Büyük Hanına Seyahat yazarlarını, Moğolların Büyük Hanına Seyahat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1155/1156'da doğan Cengiz Han, bu göçebe fakat feodal kavmin içinde yetişti. O'nun asıl adı "demirci" anlamına gelen Temuçin idi. Avrupalı tarih yazıcılığı onu vahşi barbar olarak nitelendirdi. Hakikatte o, Boriçigin kabilesinin ileri gelen bir ailesine mensup, başarılarıyla kendisini babasının yerine koyabilen gerçek bir aristokrattı.
Sayfa 14 - Cengiz Han
Kımız şişede durduğu gibi durmuyormuş:)
O zamana kadar tercümanın söylediklerini anlıyordum. Fakat o andan itibaren başka hiçbir cümle anlayamadım. Çünkü sarhoşluğu son raddeye ulaşmıştı. Möngke Han da bana biraz sarhoşmuş gibi geldi. :))
Reklam
Cengiz Han
Avrupalı tarih yazıcılığı onu vahşi barbar olarak nitelendirdi. Hakikatte o, Borçigin kabilesinin ileri gelen bir ailesine mensup, başarılarıyla kendisini babasının yerine koyabilen gerçek bir aristokrattı.
Marco Polo, Küçük Ermenistan hakkında şunları söylüyor: "Küçük Ermenistan kralı sıkı bir düzen kurmuş, ülkesini gürültüsüz patırtısız idare ediyor, fakat kendisi de Moğol imparatorlarına bağlı. Deniz kıyısında Ayas denen kasaba var. Küçük Ermenistan güneyde, Suriye topraklarına kadar, kuzeyde Karamanoğulları'nın ülkesine kadar uzanıyor. Türklerle kuzeydoğu sınırında da komşu. Kayseri, Sivas gibi büyük şehirler bulunuyor. Batıya açılan tek liman ise Ayas.."
Sayfa 191 - Kronik KitapKitabı okudu
Ağrı Dağı
Bu şehrin yakınında rivayete göre Nuh'un Gemisi'nin bulunduğu dağ vardır. İki dağdan ibaret olup, biri diğerinden daha yüksektir. Aras Nehri eteklerinden akar. Burada Semanin adında bir yerleşim yeri bulunur ki anlamı "sekiz" demektir. Bu adı muhtemelen gemiden inerek yüksek dağda bu yeri tesis eden sekiz kişiden almıştır. Birçokları bu dağa çıkmak istemişlerse de bunu başaramamışlardır. Piskopos bana ayrıca bunu başarmayı çok isteyen bir keşişten bahsetti. Fakat bir melek gemiden bir parça tahta getirerek keşişe daha fazla bu işle uğraşmamasını söylemiş. Bana anlattıklarına göre bu tahta parçasını kiliselerinde muhafaza ediyorlarmış. Bu dağ aslında çıkılamayacak kadar da yüksek görünmüyor. Ancak yaşlı bir adam bana bu dağa neden çıkılamadığı konusunda açıklayıcı sebepler gösterdi. Dağın adı Massis olup bu kelime onlarda feminen cinstendir. "Bu yüzden," dedi, "bu dağı kimse aşamaz, çünkü o yerin anasıdır.."
Sayfa 187 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Onlardan bazıları cinlerle büyü yaparlar. Bir ruhtan cevap almak isteyen insanlar, kâhinler tarafından çadıra çağrılırlar. Çadırın ortasına pişmiş et koyarlar. Büyüyü yapan kam, formüllerini söylemeye başlar. Elinde küçük bir davul tutar ve bununla yere kuvvetlice vurur. Nihayet kendinden geçer ve kendini zincire vurdurur. Bunun üzerine karanlık altında cin gelip eti yer ve soruları cevaplar. Wilhelm Usta'nın bana anlattığına göre, bir keresinde bir Macar gizlice onların arasına girmiş. Yukarıda yurtta oturmakta olan cin bağırarak içeri girmeyeceğini, çünkü içeride bir Hıristiyan bulunduğunu söylemiş. Macar bunu duyunca oradan hızla kaçmış; oradakiler de onu aramaya başlamışlar..
Sayfa 172 - Kronik KitapKitabı okudu
Kâhinler ayrıca, efsunlarıyla tabiata hâkim olmak isterler. Eğer bir kış süresince çok şiddetli soğuk olur da efsun yaparak buna çare bulamazlarsa, kampta bu soğuğa sebep olduklarını söyleyerek suçladıkları insanlar bulurlar. Sonra da bu kişiler kayıtsız şartsız idam edilirler..
Sayfa 171 - Kronik KitapKitabı okudu
Bir seferinde cidden çok değerli kürkler hediye olarak verilmiş. Bunlar, benim öğrendiğime göre Hıristiyan olan hatunun meskenine konulmuşlar. Kâhinler kürkleri alıp giyerek mutat bir şekilde ateşin arasından geçmişler. Bununla birlikte haklarından fazla pay almayı becermişler. Fakat hatunun ev hizmeti ve hazinesine bakmakta olan kadın onları yakalatmış ve hatunun önünde azarlamış. Bundan kısa bir süre sonra hatun hastalanmış ve vücudunun çeşitli yerlerinde ağrılara yakalanmış. Hastadan fazla uzakta olmayan kâhinler çağrılmışlar. Kızlardan birine elini ağrıyan yerin üzerine koymasını ve orada bulduğunu tutmasını emretmişler. Kız buna uyarak emredildiği gibi yapmış ve elinin altında küçük bir parça keçe veya böyle bir şey bulmuş. Bir emir üzerine bunu yere koymuş ve bu şey adeta bir canlı gibi kıvrılmaya başlamış. Bunun üzerine suyun içine atılmış ve bu şey bir sülüğe dönüşmüş. Kâhinler, "Hatun bu herhangi bir cadıdır, seni cadılıklarıyla rahatsız ediyor," diyerek kendilerini ihbar eden o kadını suçlamışlar. Bunun üzerine bu kadını alıp kamptan atmışlar ve araziye bırakmışlar. Yedi gün boyunca kırbaçlayarak veya diğer cezalardan uygulayarak suçunu itiraf etmesini istemişler. Bu arada hatun ölmüş. Kadın bunu duyunca, "Hatunun öldüğünü biliyorum. Beni de öldürün ki ben de onu takip edeyim, çünkü ona karşı hiçbir kötülük yapmadım," demiş. Kadın hiçbir şey itiraf etmeyince, Möngke onun hayatta bırakılmasını emretmiş..
Sayfa 169 - Kronik KitapKitabı okudu
Bir çocuk doğduğunda onun kaderini söyletmek üzere kâhin çağrılır. Aynı şekilde hastalıklarda da çağrılırlar. Sonra ilahilerini söyler ve bunun tabii bir hastalık mı, yoksa cadıların işi mi olduğunu belirlerler..
Sayfa 169 - Kronik KitapKitabı okudu
Reklam
Bunlardan bazıları astronomiden anlar, özellikle de başkâhin. Güneş ve Ay tutulmalarını söylerler. Böyle bir olay olacağı zaman bütün halk, çadırından dışarı çıkmasına gerek kalmayacak şekilde, yiyecek maddesi hazırlar. Tutulma olunca, davul ve trompetlerini çalarak büyük bir gürültü yaparlar. Tutulma geçince içkili yemekli büyük şölenler yaparlar. Rahipler niyetler için hangi günlerin müsait olup olmadığını söylerler. Onların kehâneti olmadan ordu sefere çıkarılmaz ve savaş yapılmaz. Çok önceden bir defa daha Macaristan'ı istilâ ettiklerinde kâhinler buna karşı çıkmamışlardı..
Sayfa 168 - Kronik KitapKitabı okudu
İnsanın bir başı ama iki gözü vardır. İki gözü olmasına rağmen bir yere bakarlar. Bir göz nereye bakarsa diğeri de oraya bakar..
Sayfa 166 - Kronik KitapKitabı okudu
"Bir defa kendinize davranmayı istediğiniz gibi olmayı deneyin.."
Sayfa 160 - Kronik KitapKitabı okudu
Bu sıralarda biraderleri arasında arşidiyakon bulunan papaz da hastalandı. Arkadaşları onu Müslüman bir hekime gönderdiler. Bu onlara şöyle söyledi: "Ne yiyen ne içen ve ne de yatakta yatan cılız bir insan [Tanrı'yla] dargın demektir. Eğer ondan şifa dilerse yeniden iyi olacaktır." Arkadaşlar bu lafları rahibe ilettiler..
Sayfa 149 - Kronik KitapKitabı okudu
Rubruk'un belirttiği gibi, Nasturi Hıristiyanlarında Manihaist tesirler görülmektedir. Ermeni Rahibi Sergius, şüphesiz bu mezhebi Orta Asya'da duymuştur. Buna karşılık Hıristiyanların da Budizm'e tesiri olmuştur. Meselá, XIII. yüzyılda sıkça kullanılan Nom tabiri geniş bir sahada kullanılmakta idi. Bu tabir aslında Süryaniler tarafından Grekçeden alınmış ve Manihaistler tarafından Uygur ülkesine getirilmiştir..
Sayfa 140 - Kronik KitapKitabı okudu
128 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.