Normalde o kitabı asla okumayın, bu kitabı hiç okumayın gibi şeyler söylenmesine karşıyım. Bence okuma alışkanlığı kazandıracaksa her kitap okunabilir. Çünkü okudukça bu tür kitaplar sizi doyurmamaya başlıyor ve siz farkında bile olmadan daha nitelikli kitaplara yöneliyorsunuz. İşte o anda da zaten kitap okumanın zevkine varıyorsunuz ve kitaplar sizi geliştirmeye başlıyor.
Ama bu kitap için okumayın, vakit kaybı demekte sakınca görmüyorum çünkü gerçekten okuduğum en kötü kitaplardan biriydi.
Nasıl anlatayım bilemedim kitabı. Savruk bir kitap bu. Sanki asla üzerinde emek harcanmadan yazılmış bir "piyasa" kitabı gibi.
Bu kitaba ben de büyük beklentilerle başlamamıştım tabi. Aslında sadece çok zor ve beni yoran bir kitaptan çıkmıştım ve dinlenmek istedim -bu arada kitap Yusuf Atılgan'ın "Anayurt Oteli" kitabıydı. Anayurt Oteli'nin kasvetli havasından, bana hissettirdiği sıkışmışlık duygusundan ve özellikle sonunun üzerimde bıraktığı etkiden kurtulmak istedim- İşte bu kitap onu bile yapamadı. Bu yazarın birkaç kitabını daha okuduğumu hatırlıyorum ama sanırım diğer kitapları bu kitabı kadar kötü değildi.
Sonuç olarak bu kitap, vakit kaybının tam olarak karşılığıydı bence.