“Şüphesiz ki Allâh ve melekleri, o Nebî’ye sürekli salât (ederek, şânının yüceliğini ve şerefinin büyüklüğünü açıklamaya önem atf)etmektedirler. (Böylece Allâh-u Te‘âlâ ona rahmetler, feyizler ve bereketler yağdırmakta, melekler de ona yüce makamlar dileğiyle duâ ederek şeref kazanmakta ve onun ism-i şerîfini yâd ederek bereketlenmektedirler.)
Ey îmân etmiş olan kimseler! Siz (onun şefâatine muhtâc olduğunuzdan, salât-ü selâm okumaya daha lâyıksınız, o halde: ‘Ey Allâh! Efendimiz Muhammed’e salât eyle.’ diye) ona salât edin ve (‘Ey Nebî! Selâm olsun sana.’ diyerek) tam bir selâmlamakla selâm verin.” (el-Ahzâb Sûresi:56) âyet-i kerîmesini Şa‘bân-ı Şerîf ayında indiren Allâh-u Te‘âlâ’ya mahsustur. (İbnü Hıcâzî, Tuhfetü’l-ihvân, sh:42)