Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhtasar Hadis Tarihi ve Sahife-i Hemam ibn Münebbih

Muhammed Hamidullah

Muhtasar Hadis Tarihi ve Sahife-i Hemam ibn Münebbih Sözleri ve Alıntıları

Muhtasar Hadis Tarihi ve Sahife-i Hemam ibn Münebbih sözleri ve alıntılarını, Muhtasar Hadis Tarihi ve Sahife-i Hemam ibn Münebbih kitap alıntılarını, Muhtasar Hadis Tarihi ve Sahife-i Hemam ibn Münebbih en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Resulullah buyurdu: İhtiyaçtan müstağni olmak, malın çokluğu ile değildir. İhtiyaçtan müstağni olması, insanın gözünün tok olmasındandır.
Sayfa 130
Pratik zeka
Resulullah (s.a.v.) buyurdu: Bir adam diğer bir adam dan bir toprak parçası (arsa veya tarla) satın aldı. Satın alan, toprakta altın dolu bir küp buldu; Eski sahibine "benden altınını al" dedi, "çünkü ben senden toprak aldım." Toprağı satan şöyle dedi: "Ben sana toprağı ve içindekini beraber sattım." Bir adamı hakem yaptılar, hakem olan onlara sordu: "Çocuklarınız var mı?" Biri dedi, "benim bir oğlum var." Öteki de "benim kızım var," dedi. Hakem: "Oğlana kızı nikah et ve ikiniz, kendiniz için ondan harcayın ve zekat verin" dedi. 30 (30) Buhari'deki rivayette "her ikisi için sarfedin" şeklindedir.
Reklam
hadis yazımının yasaklandığını rivayet eden de ebu Hureyre :)
Hadisleri yazma yasağını nakleden, dinin emir ve yasaklarını gözetmedeki hassasiyetiyle tanınan bir zat olan Ebu Hureyre'nin "hadis üzerine pekçok kitap" yazması bu varsayımı kuvvetlendirmektedir. Peygamber (s.a.v.)in emri kesin, daimi ve kapsamlı olsaydı ve bir özel durum ya da geçici bir iş için olmasaydı, Ebu Hureyre çapında bir zatın bizzat kendisinin kitap üstüne kitap yazması dahi tasavvur edilemezdi. 127- Aynı şey, Peygamber (s.a.v.) hayattayken henüz çocuk olan Ibn Abbas için de doğrudur. Hadislerin yazılmaması hakkındaki rivayetleri nakledenler arasında o da vardır. Bununla beraber yukarıda onun, çok sayıda hadis kitabı yazmak suretiyle diğerlerini geçmiş olduğunu gördük
Adem, Şit, Idris ve Nuh (Aleyhimüsselam) 'ın kitaplarına çok eski denilse de Kur'an'da zikri geçen Ibrahim'inki (s.a.v.) gibi sonradan gelen bir kitap bile öncekilerin akıbetine uğradı ve yeryüzünden kayboldu. Aynı fesatçı ruh, insanı, Musa'ya (a.s.) gelen Tevrat'a da saygısızlığa sevk etti.1 Tevrat da tamamen imha edildi, bir kısmı hafızada kalanlarla yeniden yazıldı, fakat o da aynı akıbete uğradı.2 Tevrat, yani elimize kadar gelen kısmı, eskilerin hafızalarından kayda geçtiklerinin üçüncü yazılışıdır. Biz bunu, ondaki çeşitli eksikliklerden, anlaşılmasındaki zorluklardan anlıyoruz. (1) Nabukatnezar zamanında Babillilerin saldırısıyla imha edildi. (2) Romalıların saldırısıyla tekrar imha edildi..
95- Her ne olursa olsun, yukarıda verilen birbirine denk rivayetler listesi gösteriyor ki, 138 hadisten 98'i Buhari ve Müslim tarafından, 21'i yalnız Buhari tarafından, 48'i yalnız Müslim tarafından nakledilmiştir (Ahmed ibn Hanbel'in Müsned'inde zikredilenlerden bir tanesi bizim el yazmalarında bulunamamıştır). Müslim'in bu hadisleri genellikle şu kelimelerle naklettiğini belirtmek yerinde olur: "Ma'mer bize Hemmam ibn Münebbih'den hadis rivayet etti; o şöyle dedi: Bu bize, Ebu Hureyre'nin Resulullah (s.a.v.)den rivayet ettiği bir hadistir- ve o birtakım hadisler rivayet etti ki, şöyledir- ve Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu." 96- Hemmam'ın eserini, Buhari'ninki ve Müslim'inki ile mukayese ettiğimiz zaman aralarındaki onca zaman farkına ve ravi nesillerine rağmen bu hadislerden hiçbirinin bir tek kelimesinin bile değişmemiş olduğunu kaydetmek mühimdir. Bu harikulade titizlik ve doğruluk karşısında insanın hürmetle eğileceği geliyor. 97-Yukarıda verdiğimiz birbirine denk rivayetler tablosu, meselenin bir yüzünü ortaya koymak ve yalnız bir misal vermek içindir. Bu hadisleri Hemmam'a dayanarak zikreden Ma'mer'in Câmi'inde, Abdürrezzak'ın Musannef'inde vb. izlerini göstermeyi gerekli görmedik.
Kalküta Universitesi'nden Prof. Muhammed Zübeyir Sıddiki bu konuda yazdığı dikkat çekici bir makalede, doğrudan doğruya bir kaynakla yetinmeyerek rivayet edenle son arasındaki bütün kaynakları ayrıntılarıyla gösterme metodunun, daha eski medeniyetlerde, hatta zamanımızda dahi bilinmeyen birşey olduğunu ve Müslümanlar tarafindan ortaya konulduğunu göstermektedir.
Reklam
Buhari'nin kitabından bahsediyor
Dünyanın dört bir tarafındaki kütüphanelerde Sahih'in binlerce yazma nüshası vardır. Kitabın müellif nüshası bize ulaşmadı. İlk zamanların nüshaları da ulaşmadı. Bunun sebebi basittir: Bu nüshalar her dönemin talebesi tarafından çok fazla kullanılmışlardır. Günümüze kadar ulaşan en eski nüshaların, biri tam, diğeri eksik iki tane olduğu görünüyor.
Hadis araştırmasının, başka herhangi bir ilimde olduğu gibi, nüfusun bir kesimini ilgilendirmiş olması şaşırtıcı değildir. Şaşırtıcı olan şey, onun erken başlamasıdır: Hz. Peygamber'in en genç sahabilerinden biri olan ibn Abbas -Hz. Peygamber vefat ettiğinde on küsur yaşlarındaydı- her gün Medine'deki bütün seçkin şahısların evlerine koşar, onlara Hz.Peygamber hakkındaki bilgileri sorar ve bunları kaydederdi. O bazı sorular da hazırlar ve bazen ayni soruyu, kendisinden daha yaşlı olan otuz kadar sahabiye sorardı. Onun ilim elde etme maksadıyla yaptığı faaliyet kalplere dokunuyor idiyse de - çünkü o, diğerlerinin öğle uykusu uyudukları zamanda da sahabilerin evlerine gidiyor ve, görmek istediği kimse evinden dışarı çıksın diye kapıda sabırla bekliyordu-, onun sosyal konumu (O, Hz. Peygamber'in amcasının oğluydu) kendisine bu eski sahabiler tarafından ilgi ve ilave bir dikkat sağlıyordu. Yavaş yavaş diğer genç sahabiler de onu takip etti ve hatta yaşlı sahabiler de hatıralarını, mesela, kendi çocukları için kaydettiler. İbn Mes'ûd, Sa'd b. Ubâde, Semure b. Cundeb, diğerleri meyanında, böyle idi. Müslümanların ikinci neslinin bazı ilim öğrencileri , Hz.Peygamber'in tek bir sahabisi tarafından yapılan derslerle yetinmişse, digerleri art arda birçok sahabinin yanına gidiyordu. Şüphesiz bu sonuncularin bilgileri, daha sonra yerlerine geçecek olan öğrencilerin şansına, daha geniş olmuştur.
Resulullah buyurdu: Zenginin para ödemeyi ertelemesi zulümdür; sizden birinizin bir zengine bu yolda işi düşerse onun peşini bırakmasın.
Hemmam ibn Münebbih 101 H./719 M. de öldü. Sahife'nin onun eline Ebu Hureyre'nin vefati tarihi olan 58 H/677 M. den önce geçmiş olduğu muhakkaktır. Şimdi 1373 H./1953 M.171 aradan onüç asırdan fazla bir zaman geçtiği halde bu hadis kolleksiyonunun metnine bir tek değişiklik dahi sızmamıştır. Her şey el değmemiş bir halde durmaktadır.
Sayfa 92
Reklam
Üzerinde durulmadan geçilemeyecek bir husus var. Aşağıda Resul-i Ekrem (s.a.v.)e atfedilen hadislerin birbirini takibeden ravilerinin bir zinciri var: Buhari (el-Cami' es-Sahih'i basılmıştır) Ahmed ibn Hanbel, (Müsned'i basılmıştır) Abdürrezzak, (Musannef'i çeşitli elyazmaları halinde mevcuttur) Ma'mer ibn Râşid (Cami'inin elyazmaları mevcuttur) Hemmam ibn Münebbih, (Sahife'si bu eserde tanıtılmıştır) Farzedelim ki, Buhari yukarıdaki kaynak zincirine dayanarak bir hadis zikretti. Daha eski kaynaklar elde bulunmadığı sürece şüpheci bir kimsenin şüphe etmeye ve Buhari'nin hakikati söylemediğini, sadece bir rivayet zinciri yahut hem rivayet zinciri ve hem de muhtevasını uydurduğunu iddia etmeye hakkı olabilirdi. Fakat madem ki şimdi eski kaynaklar elimiz altında bulunuyor, artık "Buhari onu uydurarak söyledi" yahut "uydurandan işiterek rivayet etti" demenin, böyle bir şeyi tasavvur etmenin imkanı kalmamıştır. Bilakis birbiri ardınca gelen bütün raviler zinciri ve hepsi meydana çıkarılmış olan kaynaklar birbiri üzerine eklenerek hadisenin en son noktasına kadar varıyor ve onlara hakikatin ve vakıanın doğruluğu hakkında onay damgasını vuruyor. Son zamanlarda bu en eski eserlerin meydana çıkarılmış olmasıyla her birinin doğruluğunu ispatlamak mümkün olmuştur. İnsan onların hepsinin kuvvetli delillerle hakiki olduğunu itirafa mecbur oluyor. Bu, sağlam kaynaklara dayanıldığının ve vakıanın başka türlü olamayacagının en şerefli bir ispatıdır.
Sayfa 85
Biraz evvel gördüğümüz gibi Hemmam'ın Sahifesi'nde rivayetler ayrı bir kitap gibi nesilden nesile ayrı olarak devam ettirilmiş, fakat bunu (Hemmam'ın Sahifesi'ni) kısmen veya tamamiyle kendi eserleriyle birleştiren ya da onları kendi eserleri içine alan bazı hadis yazarları da olmuştur. Bunlardan biri Ahmed ibn Hanbel'dir. Onun metodu hadisleri ravilerin isimlerine göre tasnif etmektir. Bu itibarla onun bu kitabı tamamen kopya edip kendi eserinin içine katması ve böylece muhafaza etmesi söz konusudur (bkz, Müsned, II, 312-9). Bu, iki gayeye hizmet edebilir: Yeni keşfedilen elyazması Hemmam'ın Sahifesi, Ahmed ibn Hanbel'in Müsned'inde olanlarla karşılaştırılarak doğrrulanabilir. Aynı zamanda bu elyazmasının meydana çıkmasıyla Ahmed ibn Hanbel'in Müsned'inin o kısmının belgelendirilmesi de sağlanmış olur. Bu münasebetle hem Hemmam hem de ibn Hanbel, Cenabı Hak tarafından ahirette büyük mükafata hak kazanmış oldular; diğer taraftan da bu dünyada ilmin şükranını kazanmış ve kendilerine şan ve şeref temin etmiş oldular.
sahifelerin önemi
Hicret'in yaklaşık birinci asrı ortasına ait olan bu koleksiyon, tarihi önemi bakımından çok kıymetli bir belgedir. "Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in hadislerinin yazılması, Peygamber'den iki veya üçyüz sene sonra başlamıştır" iddiasında bulunanlar olmuş ve bu varsayıma dayanarak ibn Hanbel, Buhari, Müslim, Tirmizi gibi şahsiyetlere hilekarlık isnad edilmiştir; iddianın sahipleri delillerini, Peygamber ve ashabı zamanında hadislerin yazılmadığı iddiası üzerine dayandırmışlardır. Halbuki, şimdi Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in en yakın ashabından birinin eseri elimizde bulunuyor. Dikkatle mukayese edildiği zaman Ibn Hanbel, Buhari Tirmizi gibi sonradan gelen hadisçilerin, hadislerin genel mânâsı şöyle dursun, bir harfini, bir noktasını dahi değiştirmemiş olduklarını görüyoruz. Sahife-i Hemmam'ın Ebu Hureyre'ye atfen rivayet edilmiş her hadisi yalnız Kütüb-i Sitte denilen muteber hadis kitaplarında bulunmuyor, belki orada bulunan her hadisin içeriği Peygamber'in diğer ashabı tarafından da rivayet edilmiş bulunuyor; ve böylece Peygamber'e atfedilen hadislerin hayali ve dayanaktan yoksun olmadığının delillerini ortaya koymuş oluyor. Mesela, elimizde bulunan bu kolleksiyonunda 56 no.lu hadi sinin, Buhari'nin Sahih'inde, Enes tarafından rivayet edilmiş olduğunu görüyoruz ve 124 no'da gösterilen hadisi, Buhari'de Abdullah ibn Ömer tarafından rivayet edilmiş buluyoruz. Bu 54 no.lu hadis Buhari'de hem Enes, hem de Sehl ibn Sa'd es-Saidi tarafından rivayet edilmiştir ve bu örtüşmeler böylece devam edip gitmektedir.
Hz.Peygamber tarafından verilen resmi belgelerin, anlaşmaların ve beratların, Hicret'ten önce verilmeye başlandığını gösteren açık haberler vardır. Rivayet olunur ki, Hicret'ten önce Temim ed-Dari'ye Filistin'de Hebrun kasabası ve çevresi tımar olarak bir imtiyaz beratıyla ve açık bir şartla verilmişti: "Allah'ın lütfu ile bu şehir fethedildiği zaman o senin olacak."61 (61) Bkz. El-vesaik es-siyasiye, no.43, Halebi, Makrizi, Kastallani vd.ne dayanarak
Ve Resulullah buyurdu: Korku ve dehşetten yardım gördüm, 16 bana mana dolu kelimeler verildi. 17 (16) Yani savaşmama lüzum kalmadı. (17) Yani az kelime, fakat manası çok.
98 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.