Müphemlik Kültürü ve İslam

Thomas Bauer

Öne Çıkan Müphemlik Kültürü ve İslam Gönderileri

Öne Çıkan Müphemlik Kültürü ve İslam kitaplarını, öne çıkan Müphemlik Kültürü ve İslam sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Müphemlik Kültürü ve İslam yazarlarını, öne çıkan Müphemlik Kültürü ve İslam yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Geleneksel lslam dünyasında birbirini bastırmaya dönük böylesi rekabetler kural olarak başka türlü cereyan etmiş, er veya geç, başlangıçta çekişen yorum kalıplarının entegre edilmesini veya yan yana varlıklarını sürdürmelerini sağlayan uzlaşmalarla sonuçlanmıştır. Esasen sömürgecilik öncesi Yakın Doğu'nun bütün merkezi toplumsal yorum sistemleri böyle bir müphemleştirmenin sonucudurlar veya oluşumlarına böyle bir süreç de etki etmiştir. Uzunca süreli kültürel müphemlik olgularının gözlenebildiği bir yerde, muhakkak yüksek bir müphemlik hoşgörüsü var demektir, zira müphemlik hoşgörüsü düşük olan gruplar, gelişmekte olan müphemliğin sür'atle tasfiyesi için bastırırlar.
"Politik fanatizm, politik hedefleri takip ederken kabul edilebilir ölçütlerin ötesine geçilmesi demektir, fakat bunlar politik hedefler olduğundan, ilke olarak rasyonel bir tarzda kavranabilirler. (..) müzakereler çok defa tıkanırlar ama başta ümitsiz değildirler.."
Reklam
"Bu düğümlerin en esaslılardan biri, "İslâm kültürü" lafıdır. Zira eski dünyanın medeniyetlerinden söz açıldığında, Almut Höfert'in gözlemine göre, "diğerlerinin yanı sıra muhakkak şu beş kültürün adı geçer: Avrupa, Hindistan, Çin, Japonya ve İslâm. (..) "
Ilahiyatçı, tarihçi ve "ilk sosyolog" Ibn Haldun 803/1400 yı­ lında, Şam'ı işgal etmiş olan Timur'a karşı çıktığı seferde Mem­ luk sultanına refakat etmişti. Timur'un huzuruna kabul edilip de onun, Timur'un, kendisi için ne yapabileceği sorulduğunda, Ibn Haldun şu cevabı verdi: "Ben bu ülkede iki 'yabancı'nın ya­ bancısıyım (gariban bi-hazihil-bilaadi gurbeteyni), Mağripli ol­ mak bakımından yabancıyım, orada doğup büyüdüm, Kahire­ li olmak bakımından yabancıyım, çünkü çevrem (ehl cili) ora­ dadır. Şimdiyse senin gölgenin sahasına eriştim ve senden di­ leğim, bu yabancı yerde neyle aşinalık kurabileceğimi (jfmd yu'nisuni ff gurbeti) söylemendir" . "istediğini dile benden," diye cevap verdi Timur, "senin için onu yapmak isterim." "Yabancı­ lık hali (hal el-gurba) neyi istediğimi unutturdu bana," dedi bu­ nun üzerine Ibn Haldun. Ama -Allah sana kuvvet versin- bel­ ki bana neyi istediğimi söyleyebilirsin."
Yalmzca bir bakış açısından görebiliriz bir şeyi, "idrak" yalmzca bir bakış açısıyla sınırlı olarak mümkündür; bir meseleye dair ne kadar fazla duyuya söz verecek olursak, birve aynı şeye ne kadar daha fazla sayıda gözle, ne kadar değişik gözle bakarsak, o şey hakkındaki "kav­ ramımız", "nesnelliğimiz" o kadar mükemmelleşir. - FRIEDRICH NIETZSCHE
Tanrısal Hile
Modern dil­ bilim, metindeki bir yerin iki yorumundan en azından birisi­nin yanlış olması gerektiğini varsayarken, Müslüman müfessir, -serinkanlı bir bilimsel yorum çalışmasından geri durmaksı­zın-, metindeki kimi yerlerin anlaşılmazlığının kaçınılmaz, da­hası tanrının metinde olmasını istediği bir hususiyet olduğunu kabul ediyordu; insanları metinle sürekli yeniden meşgul olmaya cezbederek, onlara bilgilerini ve zekalarını kanıtlama fır­satı veren bir tanrısal hileydi bu.
Reklam
Geri143
440 öğeden 431 ile 440 arasındakiler gösteriliyor.