Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ülkeye Adanmış Bir Yaşam 1

Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı

Metin Aydoğan

Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı Gönderileri

Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı kitaplarını, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı sözleri ve alıntılarını, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı yazarlarını, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Pis gericiler
Bolu'da hastanede yatan yaralı subaylar yataklarından sürüklenip sokakta "başları taşla ezilerek" öldürüldü.Ankara'nın dibine, Ayaş Beli'ne dek gelen ayaklanmacılar "halkla görüşmeler yapmak için gönderilen" iki subayı taşladılar, "yarı ölü vaziyette hapishaneye sürüklediler" daha sonra "idam edilmek üzere İstanbul'a gönderdiler.Konya'da Delibaş Mehmet'in adamları, Mustafa Kemal'in yolladığı bir subayın önce "tırnaklarını söktüler", sonra "kol ve bacaklarını kestiler".İzmit-Bandırma bölgesinde etkili olan ve kendilerine Muhammet'in Ordusu (Kuvayı Muhammediye) adını veren Ahmet Anzavur güçleri, yakaladıkları Kuvayı Milliyecilerin tümünü öldürüyordu. Çerkez asıllı, okuma yazma bilmeyen Anzavur koyu bir Müslüman olduğunu ileri sürüyor, "koynundan Kuran'ı eksik etmemek" ve "din düşmanlarını diri diri incir ağaçlarına astırmakla" övünüyordu.
Sayfa 221Kitabı okudu
Toprak bütünlüğünün kayboloşu
1867 de çıkarılan ve yabancılara toprak edinme hakkı tanıyan yasa, yetmiş yıllık kolonileşme uygulamalarının yarattığı birikime bağlı olarak, Batı Anadolu'nun Rumlaşmasına büyük bir ivme kazandırdı. Daha önce hiçbir Rum'un yaşamadığı kimi yerleşim yerleri, Rum köyleri ya da kasabaları haline geldi. Eskiden beri Anadolu'da yaşayan, Müslüman olmamasına karşın yarı Türkleşen Rumlar ve Ortadoks Türkler, Yunanistan'dan gelenler yanında azınlıkta kaldılar.
Reklam
398 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Mustafa Kemal sevdalısı bir yazarın çoğu bilindik bilgilerden oluşan bir kitabı ancak yazarın kitabı oluştururken yaptığı araştırmalar takdire değer. İlk olarak Viyana Kuşatması ile başlatmış kitabı, zira bu kuşatma Osmanlı’nın çöküşünü başlatan olay. Osmanlı’nın çöküşe geçtiği bu zaman zarfında Mustafa Kemal ismi de yeni yeni doğuyor. 4 bölümden oluşan kitap kronolojik sırayla Mustafa Kemal’in Trablusgarp ve Çanakkale’deki başarıyla adını duyuruşu, bir Osmanlı subayı olarak yaşadıkları ve sonrasında Milli Mücadele dönemini başlatışı, son olarak da meclisi kuruşu dönemlerine değiniyor. Bilgilendirme açısından öğrencilere önerilebilir bir kaynak.
Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı
Mustafa Kemal ve Kurtuluş SavaşıMetin Aydoğan · İnkilâp Kitabevi · 201781 okunma
Kendi rahatlarını sağlamak için bütün bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk bağımsızlığını feda ediyorlar. Oh, ne âlâ. Mücadele yerine mandayı kabul edeceğiz ve rahata kavuşacağız!.. Bu ne gaflet, ne körlük ve budalalık.. Öyle bir manda istenecek ve verilecekmiş ki, bu manda egemenlik haklarımıza, dışarda temsil hakkımıza, kültür bağımsızlığımıza, vatan bütünlüğümüze dokunmayacakmış.. Buna, böylesine, Amerikalılar değil çocuklar bile güler. Amerikalılar, kendilerine çıkar sağlamayan böyle bir mandayı neden kabul etsinler. Amerikalılar, bizim kara gözümüze mi aşıklar? Bu ne hayal ve aymazlıktır.
Sayfa 129Kitabı okudu
Ulusları uyandıracak olanlar,ancak düşünce adamlarıdır.
Hayat demek, mücadele ve çarpışma demektir;hayatta başarı,mutlaka mücadelede başarıyla mümkündür.
Reklam
“Son sözlerimi, yalnızca ülkemizin gençlerine yöneltmek istiyorum... Gençler! Geleceğe güvenimizi güçlendiren ve sürdüren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitimle, bilgiyle, insanlıktaki üstün niteliklerin, yurt sevgisinin, düşünce özgürlüğünün en değerli örneği olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sîzindir. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. ”
Sayfa 365
“Ekonomik olarak zayıf bir bünye, yoksulluktan, sefaletten kurtulamaz; sosyal ve siyasal felaketlerden yakasını kurtaramaz. Bugün, insanca yaşamanın koşulları bütün kesinliği ile ortaya çıkmıştır.”
Sayfa 365
“Yüzyıllardan beri Türkiye’yi yönetenler, çok şeyler düşünmüşler, ancak bir şeyi düşünmemişlerdir. Türkiye’yi düşünmemişlerdir. Bu düşüncesizlik yüzünden, Türk yurdunun, Türk ulusunun uğradığı zararları, ancak bir tek davranışla giderebiliriz. Türkiye’de Türk’ten başka bir şey düşünmemek. Bunca acıya katlanıp yıkımlara uğradıktan sonra, Türk artık öğrenmiştir ki, bu yurdu yeniden kurmak ve orada mutlu ve özgür yaşayabilmek için egemenliği hiç elden bırakmamak ve evlatlarını Cumhuriyet bayrağı altında, örgütlü ve bilinçli bulundurmak gerekir.”
Sayfa 365
“Burada temelini attığımız bu anıt, Türk yurduna göz dikenlere, Türk’ün 30 Ağustos günündeki ateşini, süngüsünü, saldırısını, güç ve kararlılığındaki kesinliği ve keskinliği hatırlatacaktır. Ulusal egemenlik öyle bir ışıktır ki, onun karşısında zincirler erir, tahtlar taçlar yanar, yok olur.”
Sayfa 365
Reklam
“Ancak, savaşı ve acı anılarını sevmiyor, “Ulusun yaşamı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir” diyordu. En büyük askeri başarıları elde etmesine karşın, kanlı savaşların yaşandığı Çanakkale’ye, Doğu Cephesi’ne ve Sakarya Savaşı alanlarına daha sonra hiç gitmedi. Yalnızca, 1924 yılı 30 Ağustosu’nda, Dumlupınar'a geldi ve burada bir buçuk saat süren, anlamlı ve duygulu bir konuşma yaptı.”
Sayfa 362
“Uygulanan vahşet o denli insanlık dışıydı ki, “yuvaları yakılan ana baba, kardeş ya da çocuklarını yitiren Türk halkı”, çaresiz bir öfke içinde büyük bir acı yaşıyordu. Her zaman sevecen, “yumuşak yürekli ve merhametli” Anadolu kadınları, esir kafilelerinin peşine düşüyor, Türk askerlerine, “hiç olmazsa birini verin, öldüreyim ” diye yalvarıyordu.”
Sayfa 361
“Rumbold, İzmir Konsolosu’ndan aldığı rapora dayanarak, Lord Curzon’a, “Birbirlerini bile parçalayacaklar. Yaşananlar, insanı tiksindiren bir barbarlık ve canavarlık rekorudur” diyordu. Türklere barbar diyen Yunanlılar, “bütün barbarlık ölçülerini aşmışlardı.”
Sayfa 360
“31 Ağustos’ta Uşak, 2 Eylül’de Alaşehir, 5 Eylül’de Turgutlu, 6 Eylül’de Manisa yakıldı. Türk Ordusu, bütün çabasına karşın, birer gün arayla bu kentlere yetişti. 4 Eylül’de Söğüt, Buldan, Kula, Alaşehir; 5 Eylül’de Bilecik, Bozüyük, Simav, Demirci, Ödemiş, Salihli; 6 Eylül’de Akhisar ve Balıkesir; 9 Eylül’de İzmir, 10 Eylül’de Bursa kurtarıldı. 8 Temmuz 1920’de, Bursa’nın işgali nedeniyle, Meclis kürsüsüne örtülen ve ancak kurtuluştan sonra kaldırılmasına karar verilen siyah matem örtüsü, duygulu bir törenle “gözyaşları arasında” kaldırıldı.”
Sayfa 360
521 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.