Ülkeye Adanmış Bir Yaşam

Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı

Metin Aydoğan

Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı Gönderileri

Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı kitaplarını, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı sözleri ve alıntılarını, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı yazarlarını, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Giderek yayılmakta olan, "bizim için her şey bitti" düşüncesi, onun, "bizim için savaş şimdi başlıyor" anlayışıyla temelden çelişiyor; bu çelişki, düşmanlığa varan bir ayrılığa neden oluyordu.
"saygıdeğer milletime şunu öğütlerim ki; bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki öz mayayı (cevher-i asli) çok iyi incelemeye dikkat etmekten, hiçbir zaman vazgeçmesin. "
Reklam
Dost bildiklerinden başka; düşman saydığı kişiler, düzeysiz ve yetersiz görevliler, hoşlanmadığı insanlar ve yabancılarla bile konuştu. İstanbul'da kaldığı altı ay içinde, Vahdettin'le dokuz, Sadrazam Damat Ferit'le iki, Harbiye Nazırları Şakir ve Abdullah Paşalarla birer ve Mehmet Ali Bey'le bir kez görüştü. Sir W.Birdwood, Kont Sforza ve Rahip Frew'le bir araya geldi. "Türk milletin i kurtarmak için giriştiği işte hiçbir şeyi gayrimeşru saymıyordu. " Ülkeyi esenliğe çıkarmada o denli kararlıydı ki, her şeyi göze almıştı. Gerçek düşüncelerini büyük bir sabırla saklı tutuyor, amacına katkı koyması koşuluyla herkesle, "İngilizler'le bile" ilişki kurmaktan çekinmiyordu.
"Caka satarak sokaklarda dolaşan" Rumlar, "Karşılaştıkları Türkleri itip kakarak duvar diplerine sürükleyip, onları mavi beyaz Yunanistan bayrağını selamlamaya zorluyor", yapmayanları dövüyorlardı. Bu duruma düşüp, "aşağılanmak istemeyen Türkler" sessiz ve çekingen, arka sokakları kullanıyorlardı.311 Genç kızlar ve kadınlar, yanlarında erkek de olsa dışarı çıkamaz olmuştu. Subaylar, "dışarda üniformalarıyla dolaşmamaya" özen gösteriyordu.
Eylemsizliğin yarattığı umutsuzluk, elimizde olanak yok, bir şey yapamayız duygusunun yayılmasına neden oluyordu. Koşullar, bu duygunun yayılmasına hak verdirecek kadar kötüydü. 1918'in soğuk kışı, İstanbul'un sokaklarına, gönüllerdeki karabasanla birlikte çökmüştü. Yakacak yoktu. Tramvaylar işlemiyordu. Boğaz vapurları az, seferleri çok seyrekti.
Yaşamsal gereksinimlerini karşılayamayan ve sayıları giderek artan pek çok insan, kişisel kurtuluşlarını işgalcilerle uzlaşmada arıyordu. Müttefik güçlerin yanında ya da iş yaşamını elinde tutan azınlıklara ait işyerlerinde iş bulabilmek için, 'feslerini çıkarıp Türk olmadığını ileri süren"308 insanlar ortaya çıkıyordu.
Reklam
510 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.