"Neden şu lanet işten istifa etmiyorsun, Emily? Çalışmak zorunda değilsin. Paraya ihtiyacımız yok” dedi. “Hayır, hayır" dedi Emily aceleyle. "O kadar da kötü değil. Böyle bir şey yapmaya hazır değilim." Ama daha sonra, Howard yemeğin ardından içkisini içtiği sırada, bulaşıkları yıkamak üzere lavabonun önünde dururken, içinde
Richard Yates Mutluluk Fotoğrafı, benim yazarla tanışma eserimdi. Kitabı başından sonuna kadar çok severek okudum. Okumadan önce beli bir beklentiye sahip olmasam da çok kısa sürede kitabın büyüsüne kapıldım. Yates, Mutluluk Fotoğrafı’nda 20. yüzyılın ilk yarısındaki Amerikan hayatını kadınların hayatları ve hayalleri üzerinden anlatıyor. Başta iki kız kardeşin çocukluklarından başlayan hayat hikayeleri zamanla kardeşlerden “özgür kadın” imajına sahip Emily’ye çevriliyor ve onun hayat hikayesini okuyoruz. Emily dışarıdan özgür bir kadın olarak görünen ve hayatını dönemin kadınlara biçtiği geleneksel yaşamın dışında, yalnız ve özgür bir biçimde yaşamayı tercih eden bir karakter. Yates’in kadın karakterlerini oluşturma da başarısı takdir edilmesi gereken noktalardan birisi.
Mutluluk Fotoğrafı 20. yüzyılın ilk yarısında erkeklerin dünyasında yalnız bir kadın olma durumunu büyük bir ustalıkla işliyor. Yazım dili açısından da oldukça yalın ve akıcı bir anlatıma sahipti. Mutluluk Fotoğrafı benim bu yıl severek ve etkilenerek okuduğum eserlerden birisi oldu. Richard Yates ile mutlaka tanışmanızı öneririm.
"Çocukluğum hakkında bir şeyler öğrenmek istemiyorsun hiç."
"Herkesin çocukluğu üç aşağı beş yukarı birbirine benzer."
"Nasıl söylersin bunu? Böyle bir şeyi ancak dünyanın en duygusuz, en ahmak insanı söyleyebilir."