Küpte olup da nehirde olmaya nedir?
Evde olup da şehirde olmayan ne?
Bu cihan küptür, gönül akarsu gibi.
Bu cihan evdir, gönül harikalar şehri.
Hz. Mevlana
Mutlak Varlık fiil köküne benzetilirse alem bütünüyle mastarlardan türemiş kipler, zamanlar ve isimlerdir.
Türemiş örnekler zinciri nasıl fiil kökünden uzak olmazsa baktın her şeyde Hakk’tır.
«Senin sevgini mezheb olarak seçmedikçe hayret etmedim. Hayretim senin hakkında değilse eğer, hayret değildir.
Allahım, beni Zatının sevgisi konusunda hayret edenlerden, sıfatların konusunda korkudan emin olmuş
ve sana yaklaşmış olanlardan eyle.
Kalbimi, ruhumu ve sırrımı Kendine yönelt.
Ey isteyenlere karşılık veren,
sana olan övgü sayıya gelmez.
Sen Kendini övdüğün gibisin.
Seni özleyenin duasına,
sana, sevgilin olan peygamberine aşık olanın ricasına karşılık ver, ey merhametlilerin en merhametlisi...»
Sayfa 159 - RlBAT YAYINLARI ☪ Birinci Basım Ocak 1981Kitabı okudu
Küçük, orta ve ulu diye adlandırılan mertebelerine göre yolların hepsi istikamet yoludur. Çünkü hepsinin sonu Hakk'adır. Gerçi bu yolda istisnasız bütün eşya aynı düzlemde adımlar. Fakat bunun hepsine faydası yoktur. Çünkü istikametin üç mertebesi vardır.
Biri küçük mertebedir. Bu mertebede bütün yaratıklar aynı düzeydedir. «Allah'a giden yollar yaratıkların nefsi sayısı kadardır» hükmü gereğince, herkesin Cenabı Hakk'a bir yüzden yöneliş ve gidişi vardır.
İkinci mertebe orta mertebedir. İnsanın atasından, efendisine kadar geçen zaman zarfında gelmiş geçmiş ümmetlerin şeriatlarıdır.
Üçüncü mertebe ise ulu mertebedir ki, bu Hazreti Muhammed'in tüm şeriatleri içeren şeriatı olup devlet ve mutluluğa ulaştırıcıdır.
Hazreti Şeyh de Muhammedi yolu diğerlerinden ayırıp buyururlar ki; Biz özellikle kendimizi mutluluğa eriştirecek olan kulluğu yol edindik. Bu yolu Allah bize şeriat eyledi.
İşte Fatiha- suresinde de zikredilen sırat-ı müstakim iki nokta arasındaki en kısa yoldur. Yani kul ile Rab arasında en kısa ve onları birbirine en yakın kılan yol bu iki noktayı birleştiren doğru çizgidir.
Hazreti Peygamber benzetme yoluyla yere düz ve eğri çizgiler çekip doğru çizgiyi kendi kavminin yoluna, etrafındaki eğri çizgileri de şeytanın yoluna benzetti ki bununla göstermek istediği şey aykırı ve farklı yollardı
Sayfa 82 - RlBAT YAYINLARI ☪ Birinci Basım Ocak 1981Kitabı okudu
Bu hikmetin Hazreti Hud'a nisbet edilmesinin sebebi, kendilerinin mizacında çoklukta tekliği gözlemenin ön plânda oluşundandır. Bu sebepten bu peygamber Rabbine yolların tekliğini izafe ederek şöyle demişti : «Hiç bir canlı varlık yoktur ki Allah onu tepesinden yakalayıp da hükmü altına almasın. Muhakkak ki Rabbim doğru yol üzeredir.» (Hûd: 56). Dosdoğru yol, tevhid yoludur. Yolların çokluğunda var olan teklik bu anlamda olduğu için söz. konusu hikmeti Hazreti Hud'a isnad ederek bu fassda tüm yolların gerçeğinden ve her yolun gayesinden haber veren Hz. Şeyh der ki: Yolların gayesi tümüyle Allah'adır, yani bütün yollar Allah'ta biter. «Her şey aslına döner» lafzının anlamında belirtildiği gibi. Çünkü varlıkların a'yan, yani asıllarından her biri ilahî isimlerden birine bağlı ve dayalıdır. Ve o ismin hikmetlerinin gerektirdiği şekilde akımını sürdürür. Ve hepsi O'nun yolu üzerinde yürümektedirler. Dolayısıyla son, Allah'ın isimlerine dönücüdür. Ve orada kendini sonuçlandıracaktır.
Sayfa 81 - RlBAT YAYINLARI ☪ Birinci Basım Ocak 1981Kitabı okudu