Sözler ve Alıntılar
"Allahım! Ben sana övgüyü sayıp tüketemem. Sen kendini nasıl övmüş, nasıl sena etmişsen, işte öylesin..."
Sayfa 147Kitabı okudu
"Allahım! Hatalarımı, bilgisizliğimi, tüm işlerimdeki taşkınlık ve israfımı ve benim bilmeyip de Senin bildiğin bütün her şeyi sen affet."
Salavat Peygamber'e sunduğumuz bağlılık andımızdır. Bu andımızın gerçekleşmesi için dilimizle selamladığımız Önderimizi, halimizle, yaşayışımızla da selamlayabilmeliyiz. Bu da ancak O'nun yolunda, O'nun gibi olmakla, sünnetine yapışmakla olur.
Kur'ân cümlelerine âyet denmiştir. Âyet ise bir şeyin içyüzü, görünmeyen tarafına işaret eden iz, alamet, delil demektir. Âyetler müminleri hakka, Allah'a götüren deliller, işaret ve alametlerdir. Buna göre kim ne kadar âyeti tanırsa, o kadar Rabbini tanımış, o ölçüde hak ve hakikatle tanışmış olur. Kulun Rabbine yakınlığı bildiği âyetlerle ölçülür.
"Allah Teala tüm isim ve sıfatları ile her zaman ve her yerde kabul edilmelidir. Camide Rab olarak kabul ettiğimiz Rabbi, evimizde, işimizde ve diğer sahalarımızda da kabul etmeliyiz. Aksi takdirde şirk ve nifaktan yakamızı kurtaramayız."
Sayfa 110Kitabı okudu
Sırat-ı müstakîmi açıklarken Peygamberimiz şöyle buyurur:
"Allah sırat-ı müstakîmi darb-ı mesel olarak sundu. Dosdoğru bir yol ki, yolun iki kenarında iki sur, surların içerisinde açık kapılar, kapıların üzerinde sarkıtılmış örtüler, yolun başında da şöyle diyen bir davetçi vardır;
"-Ey insanlar! Hepiniz toptan yola girin, yoldan sapmayın"
Yolun üstünde bir davetçi vardır. İnsan o örtülü kapılardan birini açmak istediğinde o şöyle der:
"-Yazıklar olsun, açma o kapıyı! Zira kapıyı açarsan içeri giriverirsin."
İşte şu darb-ı meseldeki yol İslamdır, Surlar Allah'ın çizdiği(haram-helal) sınırlarıdır. Açık kapılar Allah'ın haramları, (üzerindeki örtüler haramların çirkinliğini gizleyen geçici cazibe ve arzular)dır. Yolun başındaki davetçi Allah'ın kitabı, yolun üstündeki davetçi ise her müslümanın içindeki Allah'ı öğütleyen melekî güçtür."
Tirmizi, Nesai.Kitabı okudu
Yaratana karşı bir tefekkür ifadesi, kulluk gösteresi olan namaz ibadeti, Müslümanı hayata hazırlayan bir mekteptir.
O mektepte eğitilen müslüman, Namazla elde ettiklerini Namaz dışına taşmalıdır. Namaz Allah'ın huzurunda durmaksa, Müslüman her an ve her yerde O'nun huzurunda kalmalıdır.
İşte bu şuurla kılınan bir Namaz, sahibini kötülüklerden alıkoyan, onu aşkın varlığına yaklaştıran kutlu bir eylem olur. Bu ise, bir takım emredici ve nehyedici hükümlerle dopdolu olan Namazın anlaşılması ile mümkün olacaktır.
Bu yüzden öncelikli olarak o hükümlerin tanınması gerekir. Ne dediğimizin, niçin dediğimizin ve kime dediğimizin bilinmesi gerekir.