National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) Gönderileri
National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) kitaplarını, National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) sözleri ve alıntılarını, National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) yazarlarını, National Geographic Türkiye - Sayı 208 (Ağustos 2018) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“BAŞKA BİR İNSANIN SESİNİ DUYMAK İÇİN BİR KİTABA TEK BİR BAKIŞ ATMANIZ YETERLİ OLUR; BELKİ DE BİN YIL ÖNCE ÖLÜP GİTMİŞ BİRİNİN SESİDİR BU. OKUMAK, ZAMAN İÇİNDE YELKEN AÇMAKTIR.”
Kelebekler ancak yokoluşun kıyısında varolabiliyor. Narinlikleri de bu yüzden: Ne hayattayken erişebiliyoruz onlara, ne de ölüleriyle tatmin olabiliyoruz.
Eğer her yerde hemen uykuya dalma yeteneğine sahip olmakla övünenlerdenseniz, böbürlenmeyi bırakın. Çünkü özellikle de yaşınız 40’ı bulmamışsa, yeterli uyku almadığınızı ortaya koyan bir işaret bu aslında.
Harvard Tıp Fakültesi Uyku ve Biliş Merkezi’nin müdürü Robert Stickgold, “Yetersiz uykunun olumsuz sonuçlarına dair dünya çapında bir teste tabi tutulmuş gibiyiz,” diye konuşuyor.
Yeterli uyumadığımızda beynin ilk aksayan bölümü, karar verme ve sorun çözme eylemlerinin beşiği olan prefrontal korteks oluyor. Az uyuyan kişiler daha sinirli, daha karamsar olup, daha mantıksız davranıyor. “Tüm bilişsel fonksiyonlar bir dereceye kadar uykusuzluktan etkileniyor,” diyor Wisconsin Uyku ve Bilinç Enstitüsü’nden nörobilimci Chiara Cirelli. Polis tarafından gözaltında tutulan uykusuz zanlıların, dinlenebilmek için tüm suçları kabullendiği kanıtlandı.
Düzenli olarak altı saatten az uyku uyuyan herkesin depresyon, psikoz ve felç olasılığı artıyor. Uyku yetersizliği aynı zamanda obeziteyle de doğrudan ilişkili: Uyku yetersiz kalınca, mide ve diğer organlar daha çok miktarda açlık hormonu (ghrelin) salgılayarak ihtiyacımız olandan daha fazla yemek yememize yol açıyor. Bu durumlarda neden sonuç ilişkisi kurmak zor, çünkü insanları gerekli deneylere tabi tutamıyorsunuz. Ancak uykusuzluğun tüm bedene zarar verdiği çok açık.
Sorunun çaresi ise, ne şekerleme yapmak ne de ilaç kullanmak. Sağlıklı bir biçimde dinlenen çalışanların nasıl daha verimli oldukları konusunda işyerlerine danışmanlık hizmeti sunan Sound Sleep Projesi’ni yöneten Johns Hopkins Üniversitesi uyku bilimcilerinden Jeffrey Ellenbogen, “Uyku bir bütün değil,” diye konuşuyor. “Maratondan çok dekatlona benziyor. Binlerce farklı şeyden oluşuyor. Uykuyu ilaçlar ve cihazlarla manipüle etmek çekici gelebilir ama henüz parçalarını yapay olarak değişikliğe uğratacak bilgiye sahip değiliz.”
Evrim, diğer canlılara olduğu gibi bize de zamanlaması esnek ve kolayca kesintiye uğrayabilen, bu nedenle daha önemli önceliklere kurban giden bir uyku vermiş. Beynin, uykunun her aşamasında işlemeyi sürdüren bir öncelik sistemi var ve acil bir durum olduğunda -örneğin çocuk ağlaması ya da yaklaşmakta olan bir saldırganın ayak sesleri- bizi uyandırıyor.
Sorun şu ki eski dönemlerden kalma içsel uyandırma ikazımız, sınavdan önce heyecanlanma, mali endişeler ve araba alarmları gibi yaşamsal risk taşımayan durumlar yüzünden modern dünyada sürekli olarak tetikleniyor. Bizlere çalar saati ve sabit çalışma saatlerini kazandıran sanayi devriminden önce insomniyi dengelemek için geç kalkmak yetiyordu. Ama artık öyle değil. Eğer her yerde hemen uykuya dalma yeteneğine sahip olmakla övünenlerdenseniz, böbürlenmeyi bırakın. Çünkü özellikle de yaşınız 4O’ı bulmamışsa, yeterli uyku almadığınızı ortaya koyan bir işaret bu aslında.
Uyku hakkında edindiğimiz tüm bilgiler, zihinsel ve fiziksel sağlığımız için ne denli önemli olduğunun altını çiziyor. Uyuma-uyanma örüntümüz, insan biyolojisinde temel bir özellik; sonsuz bir gece gündüz çarkı içinde dönen gezegenimiz üzerindeki yaşama uyum sağlamanın bir yolu. 2017 Nobel Tıp Ödülü, 1980’ler ve 90’larda yaptıkları çalışmalar sonucu hücrelerimizde yer alan ve bizi güneşle senkronize hâlde tutma amacı güden moleküler saati tanımlayan üç bilimciye verildi. Yakın tarihli araştırmalar, bu sirkadiyen ritim bozulduğunda diyabet, kalp ve demans gibi hastalıklara yakalanma riskimizin arttığını gösteriyor.
Oysa yaşam tarzı ile güneş döngüsü arasındaki dengesizlik epidemik bir hâl almış durumda. Harvard Tıp Fakültesi Uyku ve Biliş Merkezi’nin müdürü Robert Stickgold, “Yetersiz uykunun olumsuz sonuçlarına dair dünya çapında bir teste tabi tutulmuş gibiyiz,” diye konuşuyor. Örneğin günümüzde ortalama bir Amerikalının 7 saati bulmayan gece uykusu, yüz yıl önceye kıyasla iki saat daha kısa. Nedeni ise büyük oranda elektrik kullanımının yaygınlaşması ve televizyon, bilgisayar ve akıllı telefonlar. İçinde yaşadığımız bol ışıklı huzursuz toplumda uykuyu genelde düşman olarak görüyor, bizi üretkenlik ve eğlenceden alıkoyan bir durum olarak algılıyoruz. Ampulün mucidi Thomas Edison da “uyku bir saçmalık, kötü bir alışkanlık,” demişti. Bir gün uyku olmaksızın yaşayacağımıza inanıyordu Edison.