Uzun zamandır okuduğum en naif kitaplardan biriydi; Bilge Karasunun anlatmak ve oluşturmak için o kadar çaba harcadığı düşüncelerine neredeyse bir çocuk aklıyla şahit olmak -kendimi gelişmiş gibi gördüğüm her an böyle tokatlanmak çok hoşuma gidiyor, bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir.-, zihin ve kalp arasında kurduğu o köprüden çevreye bakıyor olmak çok güzel bir histi, bir insan iç dünyasının bu kadar dengeli olabilmesi için ne tür fırtınalar atlatmış olduğunu ise düşünemiyorum.
Kendisinin kavramları açıklayış şeklinin detaycılığı, kafasındakileri kağıda dökme konusundaki titizliği, satır arasındaki hesap soruşlarının samimiyetini gerçekten çok sevdim, yazıldığı dönemin deneyimsizliğinden(?) dolayı sürekli açıklama üstüne açıklama ve onunda üzerine tekrar bir takım dipnotlarla yapılan açıklamalar kitabın akıcılığının sekteye uğraması gerekirken, kendisi bunu üslubu ile çok güzel dengeleyip ortaya okuması enfes bir şey çıkarmış.
Öğrendiğim yeni kelimeler olsun, bilge karasunun zihnine ufaktan bakış atmanın hayranlığı olsun bir süre aklımdan çıkmayacak bir kitap olacak. İlerde üzerimden bu hayranlığı attığım zaman, biraz daha büyüdüğüm zaman, bu sefer gene elime bu kitabı alıp kendi kafamda uzun uzun tartışmalara gireceğim günü de heyecanla bekliyorum.