Nedamet Dergisi - Sayı 3 Gönderileri
Nedamet Dergisi - Sayı 3 kitaplarını, Nedamet Dergisi - Sayı 3 sözleri ve alıntılarını, Nedamet Dergisi - Sayı 3 yazarlarını, Nedamet Dergisi - Sayı 3 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Es-seyyid Abdulhakim Arvasi (k.s.)
"...Bir insan gördüm, bir an bile huzuru kaybetmeyen adam olduğu bir bakışta belliydi. Bir an görmedim ben O’nun bir nebati işle meşgul olduğunu. Çay içerken sizle konuşurken, cevabını verirken yemeğini yerken, daima gözleri ufukların ufkunda bir yere bakıyor. Orayı görüyor, emrini alıyor, fakat sizinle de tamamıyla kendini size verebiliyor. Burada bir gamıza var, bir incelik. İşte Veli budur ve keramet budur." (Necip Fazıl Kısakürek)
Sayfa 31 - Atalay YıldızKitabı okudu
"Yaralarımı, ders alanlar görsün sadece.
Anlamadan ananlar değil.
Şehadetimi, çağrı bilenler görsün sadece.
Yılda bir hatırlayanlar değil."
Sayfa 24 - Atalay YıldızKitabı okudu
"...Kimse okumasa, hiçbir başkan, hiçbir yönetici görmese de bilâperva bağırmak istiyorum. “Atalım pankartları bir süre yere, silelim logolarımızı. Hepimizin tek ve değişmez levhası var. İnnemel mu’minune ihvetun.”"
Sayfa 17 - Abdullah KoçakKitabı okudu
"Fark ettim ki; zihnimiz sonuçlarla kavrulduğu için yürümek zor geliyor. Gördüm ki; alkış beklediğimiz içindir konuşmaktan ve hata yapmaktan korkmamız."
Sayfa 17 - Abdullah KoçakKitabı okudu
"Davadan eksilen bir şey yok dostlar. Dava aynı dava, İslam aynı İslam. Değişen tek şey ihlas. Biz değiştik tepeden tırnağa. Biz koruyamadık Asr-ı Sâdet'in ihlasını. Bedel ödenerek kazanılan İslam'a, miras kalan arsa tapusu gibi çöktük."
Sayfa 12 - Muhammet Musa HelvacıKitabı okudu
"...Beyaz sakallarımızla kirlenen herhangi bir ustura ile deşiyoruz tenimizi ve ulaşmaya çalışıyoruz adı merhamet olan duyguya. Neden mi? Çünkü artık en çok bunlara ihtiyacımız var. Merhametle pişen bir lokmaya, tebessüm olarak verilen bir sadakaya muhtacız. İhtiyarlık güneşi vurunca en aksi ve de sert yanımıza, eriyip buharlaşıyoruz. Fakat bunca buhardan peyda olan yağmur bulutları bir türlü yıkayamıyor günahkâr yüzümüzü."
Sayfa 10 - Asım HanpınarKitabı okudu
"Sert ve de ulaşılması çetin olan engin bir yamacın eteklerine inşa ediyoruz kulelerimizi. Ve o kulelerde zindan edip sağduyumuzu; insanların ulaşamadığına homurdanıyoruz. Kaskatı kesiliyor merhametimiz, pıhtılaşıyor; kabuk bağlıyor ve derunumuzun en derinine siniyor. Öyle ki yaralı bir çocuk yüzü bile deşip de ulaşamıyor merhamet sandukamıza. Her defasında en sert yerimizden kırılıyoruz oysa."
Sayfa 10 - Asım HanpınarKitabı okudu
"Efendiler!
"Çekilse suyu vadinin, nişanı bir zaman gitmez!"
İnsan; dinî, ahlâkî, vicdanî fikir ve gayelerinden ödün vermedikçe o nişan nesilden nesile vadiyi coşturur!
Gelin bugün içinde bulunduğumuz şu ölü toprağını hep beraber üzerimizden atalım, kasvetli halimizin müsebbibi karanlık ahvalimizi aydınlatalım! "Din-ü devlet, mülk-ü millet" gayretinde isek geç kalmadan fıtratımıza uygun bir diriliş edası ile disiplin ve inancımızı kuşanıp küllerimizden yeniden doğalım! Rüyasını unutmayan küffara asırlık hayallerimizle kabus olalım!"
Sayfa 7 - Gazanfer SelçukKitabı okudu
"Bu Din’in ferdi olmakla müşerref, bu memleketin evladı olmakla bahtiyar olduysak; bu iki nimetin borcunu eda etmekle mükellefiz.
Şimdi diyoruz ki; masallarla çok uyuduk, şimdi uyanma vakti. Uyanıp da okuma vakti. Okuduklarımızı tefekkür etme vakti. Tefekkür ile elde edilen kazanımları icraata geçirme vakti.
Çünkü biz bir ülküye inanıyoruz. O ülkü; “Her alanda üretici bir Ümmet, her zeminde öncü bir Millet.”"
Sayfa 5 - Oğuzhan GüneşKitabı okudu
"Üretenlerin ayakta durduğu bir dünyada, tüketen bir yapıya sahip olmak, üçüncü sınıf bir ülke olmak için yeterli oluyor. Ve işte “hoş geldin Emperyalizm!” Fikirde kısırlaşan bir toplumun kaderi yoksulluktur. Yoksul bir toplumun sömürüsü ise mutlaktır. Dünyada sömürgeye maruz kalmayan birkaç ülkeden biri olduğumuz iddiası, iddiaların en şebeği, iddiaların en uçarısıdır. Nitekim bizler, fikir zemininde yapılan en büyük sömürgenin bir numaralı mağduruyuz."
Sayfa 5 - Oğuzhan GüneşKitabı okudu
Benim efendim!
Ben sana bend’im!
Bir üfledin de
Yıkıldı bendim.
Ben ki, denizdim,
Dağ başı bendim.
Şimdi sen oldun,
Aleme pendim.
Benim efendim!
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl'ın gözünden Abdülhakim Arvasi Hazretleri
Bir insan gördüm, bir an bile huzuru kaybetmeyen adam olduğu bir bakışta belliydi. Bir an görmedim ben O’nun bir nebati işle meşgul olduğunu. Çay içerken sizle konuşurken, cevabını verirken yemeğini yerken, daima gözleri ufukların ufkunda bir yere bakıyor.
Orayı görüyor, emrini alıyor, fakat sizinle de tamamıyla kendini size verebiliyor. Burada bir gamıza var, bir incelik. İşte Veli budur ve keramet budur.
Namaz
Talebelerinden Habil Bey, Seyyid Abdulhakim Arvasi Hazretleri ile yaşanan bir hatırasını şöyle anlatıyor: "Rize'den eşyalarımı getiriyordum, yolda hırsızlar çalmasın diye eşyalarımın yanından ayrılıp da birkaç namazımı kılamadım deyince, kendileri; ‘Habil Keşke bütün eşyalarını çaldırsaydın da bir vakit namazın üzerinden geçmeseydin!’ demişti."
Bu işte bir tılsım olmalı diye tir tir titriyor yüreğim ve zihnim.
‘Evet, bu işte bir tılsım olmalı…
Bu tılsımın anahtarı inanmaktır.'
Aman ha! Yitirmeyelim...