Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Etik, İnsan Doğası ve Beyin Üzerine Bir Tartışma

Neden Nasıl Düşünürüz?

Jean-Pierre Changeux

Neden Nasıl Düşünürüz? Gönderileri

Neden Nasıl Düşünürüz? kitaplarını, Neden Nasıl Düşünürüz? sözleri ve alıntılarını, Neden Nasıl Düşünürüz? yazarlarını, Neden Nasıl Düşünürüz? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Beyin diyince her şeyiyle tamam ve göreve hazır bir " genetik bütün" değil, türe özgü bir genetik genel çerçeve içinde, birtakım " epigenetik" izlerin art arda ve iç içe beyin dokusunda yerlerini alış süreci söz konusu. Beynin içindeki süregiden geliştirici yarışmalar türün biyolojik evrim aşamasından nöbeti devralarak fiziksel, toplumsal ve kültürel çevreyle organik bağlar yaratır.
Sizin çalışmalarınıza büyük bir hayranlığım var. Belki de benim kendi cehaletimdendir.
Reklam
296 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
266 günde okudu
Paul Ricoeur un zaman ve anlatımını da mutlaka okumak gerekiyor. Gayet güzel ve anlaşılır bir anlatı sohbet ve akıl yürütmelerle dolu bir kitap. İnsan doğasını daha anlaşılır kılmak adına ufuk açıcı bilgilerle dolu bir kitap.
Neden Nasıl Düşünürüz?
Neden Nasıl Düşünürüz?Jean-Pierre Changeux · Metis Yayıncılık · 200944 okunma
Kant yaşamın bize "sosyalleşemez bir sosyalleşebilirlik" yükünü miras bıraktığını ve barışa kavuşmuş bir siyasal düzeni "ödev" olarak verdiğini gösterir.
Sayfa 29
Bilinç, içine bir şeyin na­sıl girip çıkabileceğini anlayamadığım kapalı bir yer değildir, çün­kü zaten öteden beri kendinin dışındadır.
Sayfa 116
"Gerçekte kesin hiçbir şey bilmeyiz," diye yazar Demokritos, "sa­dece vücudumuzun durum ve havasına, onun içine giren ya da ona direnen şeylere göre değişen şeyleri biliriz." Bu söylemi severim ben, araştırmacının yaklaşımına yakın gibi görünür bana; bu yakla­şım her zaman eleştiricidir, Kesinliklerden ve vahyedilmiş Hakikat­lerden ihtiyatla uzak durur. Demokritos, doğru bilgiyi içerdiği iddia edilen ve ruhun yükselmesiyle, temaşa veya theoria'yla ulaşılan, tanrısal kökenli gözle görülmez bir gerçeklik olan bir İdealar dün­yasının varlığını öne süren Platoncu kuramla taban tabana karşıttır.
Reklam
İşin aslı, tam olarak yaptığımız, belli bir kaderi veya anlamı olmayan bir dünyanın üze­rine "eylem amaçları ve anlam talepleri" yansıtmak. Daha önce in­san tarafından yaratılmış olanları saymazsak kategorilere sahip ol­mayan bir dünyada, kategorileri beynimizle yaratıyoruz.
Fırtınalara ve dalgalara göğüs gererek, yürürlükteki düşünce sistemleri ve ideolojilere karşın bilinmeyene doğru yelken açabilmek ne büyük özgürlük, ne coşkun sevinç!
Bedenin diğer yerle­rinde olmasına karşın, beyin korteksinde duyu siniri terminali yok­tur. Başımız ağrıdığında, ağrı duyan nöronlar değil beyni saran ko­ruyucu kılıftır (meninge). Beyne bir neşter sokulabilir, kabuktan bir parça alınabilir, ama denek acı duymaz. Zaten beyin ameliyatları­nın çoğu da hasta uyanık durumdayken yapılır. Beyin kabuğunun, konuşma yeteneği gibi temel fonksiyonlarının hasar görmesinden sakınmak için, operatör hastasıyla diyalog halinde çalışır; ameliyat devam ederken ne hissettiğini sorar, bir şeyler söylemesini, bir şey­ler düşünmesini ister. Bilinç beynimizde oluşup gelişir, fakat beyni­mizle ilgili hiçbir bilinçli algımız yoktur.
Paris An­tropoloji Demeği'nin 18 Nisan 1861 tarihli oturumunda, Broca bey­nin sol yarımküresinin frontal kıvrımının orta kesimindeki bir lezyonla söyleme işlevinin yitimi yani afazi arasındaki ilk kesin kore­lasyonu saptadı. Bu tarihten itibaren de yeni bir bilimdalı, nöropsikoloji kurulmuş oldu.
150 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.