Muhâsibî, yakînî (bâtınî) bilginin tamamiyle aklın ötesinde olduğu görüşüne katılmaz. Ona göre yakîn, yani derûnî tecrübenin bilgisi, “ne çok infakla, ne de çok konuşmakla elde edilebilir; bu bilgi, tamamen imanla, akılla, ma'rifetle ve kulun zâhir ve bâtına ait işlerindeki tedbirini güzelleştirmesiyle kazanılabilir." Buna göre akılla ma'rifet çatışmaz.