Neriman
Salahaddin EnisNeriman Gönderileri
Neriman kitaplarını, Neriman sözleri ve alıntılarını, Neriman yazarlarını, Neriman yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Hayır Neriman senin buselerin ruhuma öldürücü bir zehir değil, damla damla hayat akıtıyor. Ruhumun bütün derin ve sonsuz yaralarını tedavi ediyor. Halbuki bilsen benim ruhumda o kadar derin ve çok yaralar var ki.
Ruhum o kadar çılgın ki Kleopatra gibi bir buse için bir kadeh yerine zehiri içirsen razıyım.
Bir aşk, bir buse, bir kavuşma. İşte biz yalnız bunun için her şeyi kabul ederiz. Her türlü tehlikeye atılırız. Her türlü tehlikeyi göze aldırırız...
Aşk, ekseriya intikam doğurur. Bu pek doğrudur. Bundan dolayı aşk da kadınlara karşı olan vaziyetlerinizde onları asla intikama mecbur etmemelisiniz, bilakis her zaman onları iltifat ederek, aşklarınızla okşamalısınız.
Kendisini artık hiçbir şey tatmin edemiyordu.
Erkek kadının yani koca hanımının aşk ihtiyacını tatmin edemezse elbette ya erkek yahut kadın bir gün zamanın elleriyle kendi önlerine tesadüfen çıkarılan ve mazide kendisiyle yakıcı, samimi, aşkla dolu bir hayat yaşadıkları sevgililerini severler.
Artık ben saadetten, bahtiyarlıktan o kadar uzağım ki...
Bağlar, en kuvvetli, en sağlam bağlar manevi olanlardır. Maddi bağları kıracak kuvvetler vardır fakat manevi bağları mahvedecek bir kuvvet yoktur. İşte aşk, manevi bir bağdır. Bir bağ ki kırılmaz, o her zaman vefakâr ruhlarda yaşar.
Kalp, tutkulu heyecanlar altında çırpınırsa mesut olabilir; çünkü ona, hayat zevkini onlar verir.
Gemileri yakan Neriman
Bundan başka mademki bir erkeğin diğer bir kadınla münasebeti, başka birisini sevmesi o erkek için bir günah, bir kabahat sayılmıyordu; o hâlde kendisinin de başka bir erkeği yani mesela Haydar Nebil yerine Semih Vecdi’yi sevmesi de bir günah, bir kabahat sayılmamalıydı.
Mademki bazı karı kocalar birbirlerini sevemezlerdi. Madem ki bu kabul edilebilir bir şeydi. O halde işte kendisi de onlardan, kocasını sevebilmek saadetine nail olmayan kadınlardandı.
Artık Semih Vecdi burada durmak istemiyordu; çünkü burada durdukça önünde açılmış olan müthiş bir uçuruma, bir girdaba doğru yuvarlanacak, düşecekti. Çünkü artık boğuluyor, hırpalanıyor, çırpınıyordu.
Kalbi sükûnete mahkûm, dalgasız, temiz bir denize benzerdi. Şimdiye kadar hiçbir şey, hiçbir hadise ona bir endişe zehri akıtmamıştı. Özellikle kıskanç değil ve Neriman’a karşı o kadar mağlup ve acizdi ki, adeta onun elinde, onun bütün emellerine boyun eğercesine hareket eden bir kuklaya benzerdi.