Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Niçin Feminizm Değil

Sibel Özbudun

Niçin Feminizm Değil Sözleri ve Alıntıları

Niçin Feminizm Değil sözleri ve alıntılarını, Niçin Feminizm Değil kitap alıntılarını, Niçin Feminizm Değil en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
«Peki şu halde biz kadınlar ne yapmalıyız? Şunu: 'kadın’ olarak değil, proleterler olarak, emekçi kocalarımızın dişi rakipleri olarak değil, mücadele yoldaşları olarak örgütlenmeliyiz»
Lenin 21 Şubat 1920’de Moskova Sovyet seçimlerinde şöyle diyordu: «Hedefimiz ülkenin yönetiminde hergün daha çok kadının söz sahibi olmasını sağlamaktır... Kadın işçileri seçin! Partili olsun olmasın daha, daha çok kadın!»
Reklam
«Evlilik ve sevginin hiçbir ortak yanı yoktur; bunlar iki kutup kadar birbirinden uzak, hatta karşıttırlar...»
şunu anlatabilseydik :D
Ne zaman ki özgürlüğü arama tutkusu dahi sizi rahatsız eder ve özgürlüğün bir erek ve tatmin olduğuna dair konuşmayı kesersiniz, işte ancak o zaman özgür olabilirsiniz.
:D
"Bir erkek olduğunu görmezlikten gelmeye çalışıyorum. Kimse mükemmel değildir."
"El ve ayak, göz, akıl gibi vasıtalarda bizim erkeklerden ne farkımız var? Biz de insan değil miyiz? Yalnız cinsimizin ayrı oluşu mu bu halde kalmamıza sebep olmuştur?"
Reklam
«Hayatı bilinç belirlemez, aksine bilinci belirleyen hayattır.»
Aynen. Marie Curie de aptaldı zaten... :D
«Kadın beceriksiz ve gülünç bir hayvandır. Platon dahi onu hangi kategoriye, akıllı varlıklar arasına mı, yoksa hayvanlar arasına mı yerleştireceğini haklı olarak kestirememiştir. (...) Kadın daima kadındır; yani aptaldır.» (Erasmus, lnstitution du mariage chretien).
Bu yalandan kurtulalım! Ezilen cins, ezen sınıflar, sermayenin ve hisselerin özel mülkiyeti ve aç insanları köle yapmak için artık tahıllarını kullanan, ağzına kadar ambarları dolu insanlar olduğu sürece herkes için özgürlük ve eşitlikten sözeden yalancılardan kurtulalım...
Reklam
Sovyet iktidarı, iki yıllık sürede kadını kurtarmak, onu güçlü cinsle eşit düzeye getirmek yolunda, dünyanın ileri, aydınlanmış demokratik cumhuriyetlerinin tümünün 130 yılda yaptığından daha fazlasını yapmıştır.
El ve ayak, göz, akıl gibi vasıtalarda bizim erkeklerden ne farkımız var? Biz de insan değil miyiz?
1935 yılından günümüze TBMM’ne yalnızca 1 (BİR!) emekçi kadın girebilmiştir. O da Mustafa Kemal'in emri üzerine.
Da­hası cumhurbaşkanlığına dek en önemli pozisyonlar (en azından teorik olarak) önünde açıktı. Acaba mı? Acaba Türk kadını kendisine bahşedilen bu haklardan, M. Ke­mal’in deyişiyle «nur ile, irfan ile, gerçek faziletle bezen­mek ve kuvvetlenmek, (...) Avrupa kadınlarından aşağı kalmayacak, aksine pek çok cihatlarda onların üstüne çı­kacak nur ve irfanla cihazlanmak...» için mi yarar­landı/yararlandırıldı? Nimet Arzık’tan dinleyelim (devir Tek Parti devridir): «Aileler başka türlü değişmişlerdi, toptan. En tutu­cuları en ileriye atlamışlardı. ‘La dernibe vague’ (son dal­ga) deniyordu. Öyle olmuşlardı işte! Bizler Avrupa’da, eğer toplama kamplarına gitmemişsek, hâlâ yaşgiinlerimizin kremalı pastasında kalmıştık. Bunlar, yedi yıl önce besmelesiz su içmezlerdi. Şimdi ‘rakiii’ diye tiz tiz çığrışa­rak dibo yapıyorlardı, ‘dibo’ ... Rakiii...
Sayfa 35
«Komünizm,» demektedir Maria Deraismes, «ilerici bir hareket değil, aksine gerici bir akımdır. Adaletsizlikle­ri ortadan kaldırmak bir yana, onları çoğaltır.»
Sayfa 22
169 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.