Nihayet Dergi’nin bu ayki konusu:
Hiçbir yerin vatandaşları
Her gün muhakkak karşılaşıyoruz birkaçıyla işe giderken, marketten çıkarken, gezmeden dönerken… Onlar “Hiçbir yerin vatandaşları”. Umutlarını küçük bir çıkın yapıp gözleri geride bıraktıkları hatıralarda zahmetli yollara düşen mülteciler…
Nihayet’in bu sayısını hazırlarken dengeli ve itinalı bir yol izlemeye gayret ettik. Bugünü ve geçmişi, mesafeli analizler ve duygusal yakınlığı aynı anda vermeye çalışan yazılar ve röportajlar yer alıyor bu sayıda.
Yusuf Adıgüzel Yasal Göçmen Yasadışı Mülteci, Muaz Yanılmaz Mülteci Politikaları, Sibel Eraslan Dışarıda ve Yabancı, Hilal Görgün Avrupa’nın Mülteci Siyaseti: Seç- Beğen-Al, Nazife Şişman Güvenlik/Korku Eşiğinde Zamansız Bekleyiş yazıları ile mülteciliğin siyasal ve ekonomik arka planını anlamaya çalıştı.
Akif Emre: “Mülteci politikaları Ortadoğu stratejilerinden bağımsız değil.” tespitini yaptı.
Ayşe Böhürler İsimsizlerin Belgeseli, Havva Sula Yurdunuzu Terk Etmek Zorunda Kalsaydınız Yanınıza ne Alırdınız?, Ayça Örer Merhametin Çatallanan Sesi yazılarında sahadaki birebir gözlemlerini yazdı.
İstanbul’da yaşayan farklı profilden mültecilerin bir yere ait olma mücadelelerini görmeye çalıştığımız röportajlar yaptık:
Hacer Abdullah: Çanta kadar hayat
Kevser Kafas: “Yük olmayan muhacirler olalım istiyoruz”
Rana Homsi: “Avrupa bize vatan olamaz”
Dr. Ömer Tab: “Biz sizinle aynı türküleri söyleriz”
Hakam Alashek: “Ülkenizin kıymetini bilin”
Yıldız Ramazanoğlu (Mülteci Odası), Fatma Barbarosoğlu (Suriyeli İzi) ve Cihan Aktaş (Halep Bebek) zamanın kaydını tutan mülteci öyküleri kaleme aldı.
Mustafa Özel Mustafa Kutlu’nun Hesap Günü’nü yazdı.
Velhasıl yapabileceğimizin en iyisini yapma gayreti içinde ‘sistemsel çelişkilere, biyografik çözümler’ aramaya devam ediyoruz.
Bir yıldır saf tuttuk, dura dura yürümeye gayret ettik. Biz ‘burada’yız. Siz ‘burada’sınız.
Lakin tuttuğumuz safta bir boşluk var. O boşluk sizin bir yakınınıza ait olabilir mi?
Bakın bakalım kim yok aramızda...
