Bir ulus, varlığı ve bağımsızlığı için düşünebilen girişimleri ve fedakârlığı yaptıktan sonra başarılı olur. Ya başarılı olamazsa demek, o ulusun ölmüş olduğuna karar vermek demektir. Dolayısıyla, ulus yaşadıkça ve özveriyle girişimleri sürdürdükçe başarısızlık söz konusu olamaz.
Bu kararın dayandığı en güçlü düşünce ve mantık şuydu;
"Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, medenî insanlık dünyası karşında uşak olmak konumundan yüksek bir davranışa layık görülemez.
Yabancı bir devletin koruyup kollayıcılığını kabul etmek, insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.
Hâlbuki, Türk'ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok oldun dsha iyidir!...
O hâlde, ya istiklâl ya ölüm!"
İşte, gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır.
Nutuk, sadece Mustafa Kemal'in hikayesi değil, milleti bataklığın kenarından bütün dünyanın saygısını kazanmış bir ülkeye dönüştüren asker ve sivil bütün insanların öyküsüdür.