" Bu hayat süresince bende, derin bir bunalma, ruh sıkışması, kendinden kaçma, kendini unutmaya
çalışma hali... - Belki de bu halden kurtulmak içindir ki, kendimi cehennem çarkına büsbütün kaptırmış bulunuyorum. Ve çabaladıkça batıyorum. "
Zaman içinde bir varlık, bir yokluk; bir varlık, bir yokluk... Varlık ve yokluk birbirini takip eder. Oluktan, kesik kesik, fazla hızla inen su damlaları gibi... Bunlar o kadar hızla birbirini takip eder ki, insan varlığı yekpâre ve sürekli görür: (Halbuki o, üstüste konmuş tavla pulları gibi, bir siyah bir beyaz; bir siyah, bir beyazdır.) Her şey, her ân helâkte; yine her şey her an hayatta... Allah her ân her şeyi yok ve her ân her şeyi var eder. Vahdet-i Vücut nüktelerinden biri de bu...
Acaba bu dünyada benim kadar duyan ve anlayan ikinci bir mahlûk var mıdır, diye düşündüm. Sanki hayatın düğümleri lif lif çözülmüş, muammâların anahtarları elime teslim olunmuştu.
" Ve yaratılışındaki nâdir mayaya ve onun donacağı kalıbı aramaktaki kıvranışlarına rağmen, ne
özlediği hayatı yaşayabildi ne de eserini yazabildi. Yanık bir kafa hazin bir örnek olarak, geldi,geçti. "