Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Odalarda

Erdal Öz

En Eski Odalarda Sözleri ve Alıntıları

En Eski Odalarda sözleri ve alıntılarını, en eski Odalarda kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
odamın kapısını açar açmaz yüzüme çarpan annemin yokluğu bir büyük yalnızlığa dönüşüp beni azaltıyordu. ona ne kadar alıştığımı onsuz kalınca anlamıştım.
Sayfa 17 - can yayınlarıKitabı okudu
annem için bu ölüm yeni sayılmazdı. çoktan ölmüştü annem. bedenine gizlenen o bilinmedik dert çoktan onu yatağında çürütüp tüketmişti. nicedir bir tutam yolunmuş tüydü annem, büzüşük bir kuru yapraktı. ama vardı. şimdi yok.
Sayfa 19 - can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
bu kahveyi iyi ki bulmuştum. günün belli bir zamanını hiç olmazsa ısınarak geçiriyordum. insan iyi şeylere ne tez alışıyor. bunu sezdiğimden mi neden bilmem, -kendimi sobanın sıcak doyumsuzluğuna alıştırmaktan kaçınmak için olsa gerek- sobaya uzak duruyordum. ayaklarım pek ısınmasa da, içimi bir bardak sıcak çayla ısıtırken, arkamda, uzakta yanan odun sobasının harlı sesi de bütün içimi, duyularımı ısıtıyordu. bu da yetiyordu bana.
Sayfa 31 - can yayınlarıKitabı okudu
sonra başkaları, daha başkaları, bıyıklar, göbekler, tespihler birer üçer girip masaları doldurmaya başladılar. gülmeler, gülüşmeler, balgamlı öksürükler, pul şakırtıları, "çaylar üç oldu"lar, sade kahveler, ılınmış bir sigara dumanı, giderek boğuklaşan kapalı yer uğultusu. sonra da insanın bütün bunlara alışması; yeni bir sessizlik, yeni bir yalnızlık. inen alacakaranlıkla birlikte yavaş yavaş koyulaşıp incelip uzayan insanlar dışarıda. buğuları eriyip akan camın garip oyunu, yer yer yeniden buğulanmalar.
Sayfa 32 - can yayınlarıKitabı okudu
masada oturanlar da bana dönmüşlerdi. ne türlü olursa olsun üzerime toplanan bakışlar beni rahatsız eder. sanki garip, ilk kez görülen bir değişik hayvana bakarlarmış gibi.
Sayfa 33 - can yayınlarıKitabı okudu
sıkıntısız insanları sevmem ben. sıkıntı, tedirginlik, insanı sürüden ayırıyor. rahat, düşünmeden, dört ayağını gerip oturan insanlar, sıkıntısız insanlar pek çok çevremizde. otsu yaratıklardır onlar. insan olarak yaratılmışsın bir kere, yeniden bir ot olmaya özenmenin ne anlamı var. doğarlar, aynı noktada boy atarlar, büyürler, yine aynı noktada kıvrılıp ölürler.
Sayfa 40 - can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
"insanın korkusu olmalı beyefendi," dedi. "korkmalı insan, ama korkusunun üstesinden gelmeyi de bilmeli. korkusu olmak, korkak olmak değildir. bakın şu kahvede oturan bu insanların hemen hepsi korkaktır. bir korkaklar sürüsünün içinde yaşıyoruz. bu insanların elinden bugünkü işlerini alın, hepsi de bir anda paniğe kapılırlar, dünyaları söner. sanki onlara uygun tek bir iş vardır dünyada, onlar da onu nasıl olduysa bulmuşlardır. aslında o edindikleri işlerini de doğru dürüst yapamazlar ya, neyse, onları işlerinden koparın, ölürler, inanın ölürler, korkudan ölürler, açlıktan ölürler ya da sürünürler."
Sayfa 41 - can yayınlarıKitabı okudu
"o da öyle işte. konuşmaz pek. ama susmasıyla çok şey anlatır. hiç fark etmediniz mi?"
Sayfa 73 - can yayınlarıKitabı okudu
bedenim bir an sarsıldı. unutmaya çalıştım. gidip camı indirdim, perdeyi çektim. ah, işte yalnızlıktı beni böyle yapan. alıştığım bir şeydi yalnızlık, seviyordum yalnızlığı, onsuz edemezdim.
Sayfa 84 - can yayınlarıKitabı okudu
"çok yalnızım, biliyor musunuz," dedim. "küçük yaşta alıştım bu yalnızlığa. kişi bir kere yalnızlığın tadına varınca bir daha yakasını kurtaramıyor ondan."
Sayfa 89 - can yayınlarıKitabı okudu
Reklam
ah, düşünmeden atılan ilk adımlar. o yanlış adımları geri almak için insanoğlu nelerini vermezdi ki. bunun farkına vardığımız anda çoktan bir uzak adanın dönülmez kıyılarına çıkmışızdır bile. üstelik zamanı geriye işletmek gibi bir güce de sahip değilizdir. bu, biraz da zaman'ı geriye dönüşü olmayan bir kavram olarak kabul edişimizden geliyor. bu ilk yargımızdan sıyırabilirsek kendimizi, "zaman" kavramına daha gerçek yeni bir anlam yükleyebilirsek, belki bir şeyleri değiştirebilirdik.
Sayfa 116 - can yayınlarıKitabı okudu
"bir adım atsam, ırmağın bulanık sularına kapılıp gidecektim. anlık bir işti bu. bu kararla gitmiştim oraya. tepede ay vardı. akan karanlık suyun ağır sesi beni çağırıyordu. her şeye bir anda bir son verebilecektim. böylece bu beni boğan sıkıntılardan, içimde yeşerip büyüyen kin tohumlarından bir anda kurtulabilecektim. benim elimdeydi bu. kendimi öldürecek kadar da aklım başımdaydı. yapmadım. çok kolay bir çözüm gibi geldi bana. o anda, benim durumumda olan bir insanın yapabileceği en kolay şeydi kendini sulara bırakmak. ölüm, gerçekten, bütün çilelerin, bütün sıkıntıların, bütün kederlerin üstünden geçirilebilecek ıslak bir süngerdi, en kolay çözümdü, onunla her şeyi bir anda silip yok edebilirdim. her şeyi aydınlık bir yürekle düşünebilecek kadar da kendimdeydim. insan olarak, yaşama hakkını elinde tutan bir varlık olarak ölümü yakıştıramadım kendime orada. zor olanı seçtim: daha büyük sıkıntılara, acılara dayanabilecek bir yüreğim olduğunu fark ettim. işin kolayına kaçmadan, savaşa savaşa çözümü yaşayarak bulmalıyım diye düşündüm. ırmağın beni çağıran sesine karşı gülmeye çalıştım. geri çekildim. oracığa oturup nedense küçük bir çocuk gibi ağladım."
Sayfa 125 - can yayınlarıKitabı okudu
sanki herkese kırgınım, küskünüm. sanki bütün ordularım bozguna uğramış, bütün silahlarım elimden alınmış, bütün cephelerde yenilmişim, tek başıma kalmışım. kaçıp bir kovuğa gizlenmişim.
Sayfa 161 - can yayınlarıKitabı okudu
odamın ortasında, yerde, yaygının üstüne oturmuş düşünüyorum. sanki bir yerlerim delinmiş, bir yerlerimden kanım sürekli akıp gidiyor, altımdaki döşeme tahtalarının aralıklarından sızıyor. ölüyor gibiyim.
Sayfa 162 - can yayınlarıKitabı okudu
207 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.