''Gözlüx diye bir kelime hiç bir dilde yok.''
''Schapka nece?''
''Dishy İngilizce mi peki''
''Cafe's, kafes biçimindeki bir kafeyi mi anlatıyor.''
''Sherbett adlı dükkanda şerbet mi satılıyor?''
''My Hosh ekşi midir,tatlı mı?''
''Savvy'mly size sevimli mi geliyor?''
Türkiye'de çoğunluğu Türk olan müşterilere mal satmak için, çoğunluğu Türk olan kişiler dükkan açtıklarında niye çoğunluğun anlamadığı bir dil kullanıyorlar?
Avrupa Birliği'nin ortak dil değil, ortak para esasına göre bir araya gelmiş ülkeler topluluğu olduğunu söylüyorduk. İngiltere, parasını bile değiştirmezken bizim dilimizi değiştirmeye kalkmamızdan söz ediyorduk. Yalnız parasını mı ölçü birimlerini bile değiştirmemiştir İngiltere. Bütün dünyada trafik yolun sağından akarken o soldan götürür arabaları. Dünyaya uyacağım diye bir kaygı gütmediği gibi yapabildiği oranda dünyayı kendisine uydurmaya çalışır.
Topuyla, tüfeğiyle, askeriyle kan dökerek giremediği yere, diliyle girmeye çalışıyor ABD. Çünkü tıpkı İngiltere gibi, o da kendi yaşama biçimini ve en başta da dilini bütün dünyaya kabul ettirmeye çalışıyor.
Biz kendi miiliyetimizi dünyanın herhangi bir yerindeki başka milletlerden hatta millet olmaları gerekmez başka insanlardan başka halklardan üstün görmeyiz. Bütün insanlar gibi bütün dillerin de yaşatılması gerektiğini düşünürüz.