Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Okuruma Mektuplar

Nurullah Ataç

Okuruma Mektuplar Sözleri ve Alıntıları

Okuruma Mektuplar sözleri ve alıntılarını, Okuruma Mektuplar kitap alıntılarını, Okuruma Mektuplar en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ne iyi etmişim de birçok beyitler, mısralar okumuş, ezberlemişim! Büsbütün yalnız kaldım mı onları anıyorum, kurtuluyorum kendi içime düşmekten."
İçine bakın: yüreğini araştıran kimse, kendini beğenebilir mi hiç? Bergson: "Başkalarını ne denli kötü bilsek de gene kendimizden üstün buluruz." diyor. Sartre varsın başkalarını, elalemi cehennem saysın, Bergson'un dediği doğrudur. Ama uzlaştıramaz mıyız o iki sözü? Cehennem, bizi yakan, yaşamamıza ağular katan başkalarıdır, biz kendimizi onlarla karşılaştırırız, onlarla ölçüp küçük buluruz da onun için bize cehennem azapları çektirir... Darılmayın, ey benim okurum, hep birbirimize benzeriz; yalnız başkalarının da sizi kendileriyle karşılaştırınca üstün bulduklarını bilin, avunursunuz.
Sayfa 21 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bakın size: '"Siz benim sırdaşımsınız." dedim, bir sırdaşımız oldu mu, kendimize bir sırdaş edindik mi hemen sırlar uydururuz kendimize, gözümüzde büyütürüz o sırları, önemleriz. Kendimizi önemlemek, önemli bir kişi saymak için. Sevgilerimiz varmış, nefretlerimiz varmış... Hepsi de lakırdı değil mi bunların? Ne demektir sevgi? Ne
Sayfa 123 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Bir sözü vardır Tevfik Fikret'in, severim o sözünü. Bir kız okulu için yazdığı şiirin başına koymuştur: "Kızlarını okutmayan millet, oğullarını manevi öksüzlüğe mahkum etmiş demektir, hüsranına ağlasın!" Belki doğru anmadım ama zarar yok, özü budur. Kadınlarda akıl aramayan, incelik aramayan yalnız güzellik arayan erkek kendini onulmaz bir anlayışsızlığa, kabalığa mahkum etmiş demektir. Şubattan açtım, ta nereye gittim. Bu konuda daha çok diyeceklerim vardı. Başka bir gün... Erkekseniz övünmeyin erkek olmanızla, benim okurum. Kadınsanız canım efendim, güzelsinizdir elbette, daha da güzel olun ama sizi yalnız güzelliğiniz için sevecek erkeğe yüz vermeyin, sizi gerçekten beğenmiyor, sizi ayaklarınızın dibinde can verse bile içinden ta içinden hor görüyor demektir.
Sayfa 129 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Söyleyin kendinizi, anlatın boyuna "ben... ben..." demekten çekinmeyin, övünün, böbürlenin ama sakın bakmayın içinize, dinlemeyin kendinizi, içinizin fısıltılarına, o üzgün üzgün anlattıklarına kapayın kulaklarınızı... Bilmem sizi, siz belki öyle değilsiniz ama ben size "ey benim benzerim" dedim, bu sayfayı çevirip geçmediğiniz için, benim mektubumu okuduğunuz için sizin de bana benzediğinizi sandım, dert ortağımsınızdır diye sizinle dertleşmek istedim.
Sayfa 18 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
"Halbuki en sevdiğim havanın suyun muhabbeti."
Ne anlatayım bugün size?.. Dışarıya bakıyorum, ışıklı bir gök, tertemiz; kişiye yaşamayı sevdiren bir gün... "Söyleyecek bir şey bulamadın da havadan mı açacaksın?" diyeceksiniz. Ne olur sanki havadan açarsam? O da konuşmak değil midir? Siz sabahleyin uyanınca hava açık mı, kapalı mı, yağışlı mı, merak edip de bakmaz mısınız? Açık, kapalı, yağışlı olduğuna göre düşünceleriniz, duygularınız, bütün içiniz değişivermez mi? Güney yeli, kuzey yeli sizi bir başkalaştırıvermez mi? Hepimizin de gönüllerimiz az çok havaya, yellere bağlı değil midir?
Sayfa 13 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kim bilir? Belki de sonun bu kadar yakın olduğunu aklımıza getirmiyoruz da onun için kendimize zevkli hatıralarla tatlı bir rüyayı andıracak bir ölüm hazırlamıyoruz. "Vakit var daha." diyoruz. Oysaki yıllar biz duymadan tükeniveriyor. Cemal Yeşil bir rübaide gençliği şöyle anlatıyor: "Karşımda, beraberimde, gönlümdeydi, Birdenbire kayboldu... Unuttum neydi. Rüya gibi, sade uykudayken görünür, Bir kere uyan, gitti gider bir şeydi." Yalnız gençlik mi öyle? Gençlik varsın gitsin, yaşlılığının da zevkleri olur ama biz bütün yıllarımızı elimizden öyle uçuruyoruz. Karşımızda, beraberimizde, gönlümüzde olan hayatın bizden ayrılıvereceğini aklımıza getirmiyoruz, son saat yaklaşınca da bir şaşkınlık içinde: "Daha biz yaşamadık ki." diyoruz. Yaşamadık olur mu? Elbette yaşadık, içlerinde nice ışıklı hatıralar olacak yıllar yaşadık ama unuttuk yaşamayı, bomboş bıraktık o yılları da onun için yaşamadık sanıyoruz. İnanın şairlere, yaşayın, bugünden derin ömrün güllerini, yoksa siz de Karacaoğlan gibi, dünya denen gelinin karşısında boynunuzu büker: "Ömrümün yarası gitti talana." dersiniz. Yarısı olsa gene iyi ya siz de bencileyin: "Bütün ömrüm talana gitti." derseniz nice olur haliniz? İnanın bana son günlerinizi aydınlatacak, "Eh. Biz de yaşadık bu dünyada." dedirtecek hatıralar hazırlayın kendinize...
Sayfa 39 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Neden duyarız bu küçüklüğü? Neden başkalarını kendimizden üstün buluruz da onlar yüzünden kıvranırız? Bilemeyiz, göremeyiz, çözemeyiz birbirimizin içine de onun için. Boştur kendimizi anlatmamız, ortaya çırılçıplak uğrasak bile başkalarının gözündeki perde, yalnızlık perdesi koymaz bizi iyice görmelerine. Dört yanımız yalnızlıkla çevrilmiş. Asıl yılınç olanı kimsesiz kalınca duyduğumuz ürperme değildir, birçok insanlar arasında, bizi sevenler, bize doğru eğilmiş olanlar arasında, birdenbire kavradığımız o giderilmez yalnızlığımızın verdiği ürpermedir. Zavallı insanoğlu, ne yaparsan yap, kurtulamazsın o yalnızlıktan, onun duvarlarını delip de başkalarına ulaşamazsın. Bağıracaksın, kendini bildirmek için bağıracaksın, sen de birtakım sesler duyacaksın ama bir gün bile kendi benliğinden çıkıp başka bir benliğin içinden yaşayamayacaksın. Başkaları dediğin bir sestir, sadece bir sestir senin için, elini değdir, kollarınla sımsıkı sar, dudaklarını kilitle onun dudaklarına, duyduğun gene senin elin, senin kolların, senin dudaklarındır.
Sayfa 22 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Siz de seversiniz elbette şiiri, belki de şairsiniz, kim bilir ne güzel şiirler yazarsınız. Okuyun onları, yalnız kendi kendinize değil, dostlarınıza, ahbaplarınıza da okuyun. Ama bir şey söyleyeyim size: "Ben bunları bir şey sanarak yazmadım, gözümde büyütmüyorum, içimden doğdu da onun için yazdım, bir değerleri olmadığının farkındayım." demeyin sakın. Kimseyi aldatamazsınız böyle sözlerle, yalandır, yazdıklarınızda bir güzellik bulmazsanız yazmazdınız. Yapılacak iş mi yok dünyada? Belki de gençsiniz çok gençsiniz daha, şimdi yazdıklarınızın değerinden şimdi şüphe etseniz bile giderek bir usta olacağınızı, ölmez eserler yaratacağınızı umarsınız. İnsanın yazdıklarınızın güzel olduğuna, sanatınızdan da kendi gücünüzden de umudunuzu kesmeyin. Çevrenizdekilerin kimi beğeniyor, kimi beğenmiyormuş, sizi aldırmayın beğenmeyenlere. Siz mi yanılıyorsunuz onlar mı yanılıyor, kimse kestiremez ki orasını. İçiniz size elbette onların yanıldığını anlayamadıklarını söylüyor, siz dinleyin içinizi de bırakmayın şiiri, yazın, hiç olmazsa kendinizi avutursunuz.
Sayfa 27 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Ölünceye kadar... Bir biçime, bir kalıba girmiş artık hayatımız, sonuna kadar değişmeden gidecek öyle. Günden güne biraz daha ihtiyarlayacağız, biraz daha çökeceğiz, eriyeceğiz ama ihtiyarladığımızın, çöktüğümüzün, eridiğimizin farkına da varmayacağız. Günler bizim için hep birbirinin benzeri, birbirinin eşi günler olacak. Yeni yıl! İşte o bir teviyelikten usandığımız, ürperdiğimiz için "yeni yıl" diye bir şey uydurmuşuz. Bir gün oturup birtakım hayaller kuruyoruz, hayatımızda bir değişme, bir yenilik olacağına umuyoruz, hayata sanki yeniden başlayacağız. Bütün o hayaller, bütün o umutlar bir gün sürüyor, ertesi gün gene eski hayatımız, hep bir teviye giden hayatımız başlıyor. Az kaldı, yeniden başlıyor diyecektim. Ne demek "yeniden?" Ne demek "başlamak?" Başlamıyor, bütün eskiliği ile sürüp gidiyor. Çırpınıyoruz o bir teviyelikten kurtulalım diye, şöyle yapabilsem, böyle edebilsem diyoruz. Ama bakıyoruz ki o hülyalar da hep birbirine benziyor. Öyle bir teviyeliğe saplanıyoruz ki ondan rüyalarımızda, hülyalarımızda dahi kurtulamıyoruz. Her gün o hayat, her gün o hayaller, her gün o umutlar. Sanki yaşamıyoruz, bir yere kakılmış, kımıldamadan orada duruyoruz. Ancak ölüme doğru gidiyoruz... O değil, ölüm bize doğru geliyor, daha doğrusu hayat bizden bıkıyor. Onu her gün bir örnek olmaktan kurtaramadığımıza kızıyor, silkiniyor bizden, atıyor bizi. Yeni yıl! Arada bir kendimizi avutmak için uydurduğumuz bir yalan. Bu yılbaşı geçen yılbaşına ne kadar benziyor, tıpkısı onun! Yalnız bunu düşünün "yeni yıl" diye bir şey olmadığını anlamanız için yeter.
Sayfa 102 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Neden yazıyorsunuz, düşündünüz mü orasını? Elbette zorlayan olmadı sizi. Bir gün, daha okula gider bir çocuktunuz, yahut daha yeni bitirmiştiniz okulu, bir kitapta, bir dergide şiirler okudunuz, beğendiniz, şiir yazanların alkışlandığını, övüldüğünü gördünüz: "Ben de bir denesem." dediniz, çekinerek, korkarak kalemi aldınız elinize.
Sayfa 27 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Sizi bilmem, ben hoşlanmıyorum yalnızlıktan, sevmem kendimle baş başa kalmayı. Bir güzel, öyle güler yüzlü, dili tatlı bir güzel değildir benim gönlüm, dünyayı ışıklandırıp bağışlayıveren bir içki sunmaz bana, şifası yok bir ağu içirir. Kaçarım ondan, insanlar arasına, kitaplar arasına kaçarım. Konuşmakla, olmazsa yazmakla unutmaya çalışıyorum onu.
Sayfa 18 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Bir de bilmecesi vardır şubat ayının: "Kadınların en az konuştukları ay hangi aydır?" diye sorarlar. Şubatmış, kısa olduğu için... Çok kızarım o bilmeceye, kadınları yermek için, kadınlarla alay etmek için uydurulmuştur da ondan. Onu yapan adam kim bilir ne beğenmiştir kendini! Öyle ya! Kadınları yermek, bir insanın akıllı olduğunu
Sayfa 127 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Buldum sevincimin sebebini, benim okurum, sizin gibi ben de gün dönümünü geçirdiğimize, uzun gecelerden kurtulup baharı, yazı, sıcak uzun günleri muştulayan günlere erdiğimize seviniyorum. Ne vardı sevincimin sebebini arayacak? Çözümlemeye çalışmadan, nereden geldiğini düşünmeden, üzümünü yiyip bağını sormadan kendimi o sevince bıraksam olmuyor muydu? Nereden, neden doğduğunu bilmekle arttırdım mı onu? Belki de yitirdim. "Ha! Buymuş, sadece buymuş!" dedim. Benden size öğüt: aramayın, araştırmayın sevinçlerinizin kaynağını, bırakınız kendinizi onlara, unutunuz kendinizi onların içinde, o zaman tadarsınız onları, asıl sevinçler çözümlenmeyen, nereden, niçin geldikleri bilinmeyen sevinçlerdir. Size yeni gireceğimiz yılda çözümlemeye kalkmayacağınız mutluluklar, nereden geldiğini araştırmayacağınız sevinçler dilerim benim okurum.
Sayfa 100 - Varlık YayınlarıKitabı okudu
Bilirim, birtakım büyük, yüksek yazarlar varmış, okuyucuları düşünmezler, okuyucu aramazlar da yalnız kendilerini memnun etmek için yazarlarmış. Ben onlardan değilim, ben okurlarım için yazarım. Tevfik Fikret'in mısralarını hatırlarsınız: "Size, ey bilmediğim, görmediğim kariler, Size ithaf ile neşrediyorum bunları ben..." Ben de, ey bilmediğim, görmediğim okurlarım, size sunuyorum bu yazıları. "Öyleyse neden 'Okurlarıma Mektuplar' demiyorsun?" diyeceksiniz. Hepinize birden söylemiyorum da onun için. Her birinize ayrı ayrı söylüyorum. Benim yazılarımı hepiniz toplanıp da okuyamazsınız ki: Her biriniz odanıza çekilip okuyorsunuz, kalabalık içinde okusanız bile kendi kendinize, içinizden okursunuz. Bilmiyorum sizi, yaşlı mısınız, genç misiniz? Kadın mısınız, erkek misiniz? Bilmiyorum; ancak şunu biliyorum: Siz bu yazıyı okurken benimle baş başasınız. Belki beğeniyorsunuz, belki kızıyorsunuz ikisi de makbulüm, beğenseniz de, kızsanız da benimle yalnızsınız, beni dinliyorsunuz. Bu yazım, bütün okurlarım içinde yalnız sizin için yazılmış bir mektuptur.
Sayfa 3 - 4 / Varlık YayınlarıKitabı okudu
168 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.