Sanki akan parlak bir suyun içinde durmadan, bir yere tutunmadan hareket ediyordum ve çok iyi biliyordum ki bu soğukluk ölü bir şey gibi, bir ceset gibiydi, henüz çürümüşlüğün kötü kokusuyla sarılmamış ama çoktan iyileşmeyecek şekilde uyuşmuş, duygusuzluğun gaddarca soğukluğu gibi…