İstersen binlerce insanla birlikte öl, yine de yalnız ölüyorsun. Yapayalnız. Sırayla değil ölüm. Kitlesel değil. Geleneksel değil. İlk defa sen ölüyorsun. Son defa sen...
Uzun bir yolculukta bir ağaç gölgesinde dinlenmek kadardı dünyadan nasibin;unuttun. Yolcu olduğunu unuttun. Yolu unuttun. Yolculuğu unuttun. Gölgede kalmaya heveslendin. Uyudun. En talihsiz unutulunca,gölgenin de yolcu olduğunu unutmadı. Sen gölgede kalsan bile,gölge sana kalmayacaktı ki. Geçip gitti üzerinden.
Avuçlarından döküldü varlık, gözünden düştü dünya. Öleceğini biliyordun ama hiç inanmadın. Hep başkaları ölürdü sana göre. Öyle gördün. Hala da öyle görüyor yaşayanlar. "Başkaları ölür. Ben değil!" "Bugün" öleceklerine inanmıyorlar;"yarındır ölüm" diye avunuyorlar. Oysa yaşamak bugünse,ölüm de bugün..
Böyle başladı asıl düşüş.Böyle böyle çoğaldı aldanış.Ömrün kafesinden eksiliş.Hayatın dallarından kopuş.Böyle geldi ölüme razı oluş vakti.Çıktıkça hayatın dal uçlarına , ineceğini unutanların ilki değildi.Yapıştıkça lezzetlere, tükendiğini fark etmeyenlerin sonuncusu değildi.
"Yokuşları nefes nefese çıkarken aklını başından alırdı dünya.Nefesin ödünç olduğunu en çok o zamanlar hatırlardı.Uzağa ittiği ölum o vakit dokunurdu nefesine.Müstakbel ayrılışların acısı ayakucuna kadar gelirdi.Kurumuş dudaklarında "Ah!"lara ayrılmış gizli kıvrımlar bulurdu.Genzini yakan nefes darlığının açtığı acizlik, buruk tebessümler doğururdu .Gögsünün daralmasıyla bedenin kabukları çatlar, içinin sesi yükselirdi." #öldüğümgün #senaidemirci