Bir âlimin hayatına tanıklık etmek... Ve üzerine çile ile geçmiş bir ömrün tanığı olmak çok acayip bir durum. Bu ve bunun gibi hatırat kitaplarının en güzel yanı zannımca şudur: Okuyup müşahede ettikçe insan bir ilmin nasıl ruh ve cesetle birlikte ayakta ve vakar halinde durduğunu görüyor. Hele bir de son zaman çilesini çekmiş olan âlimlerden olunca asra karşı duruşunu onlara göre hizaya sokuyor adeta. Onların vakarları devrin çilesine göre çok üst mertebelerde olmuş hep. Bize de kırıntıları nasip ola, âmin.
Ahmed Davudoğlu hocayla tanışmam yıllar evvel Eyüp Sultan kabristanlığını gezerken oldu. Kabrini görünce: "Koca başbakanın dedesinin mezarı harap halde" diye içimden geçirmiştim. Oysa olay sadece isim benzerliği imiş. Ondan sonra az çok tanımış, kitabıyla da tamamen hemhal olmuş oldum. Mevlam üstadımıza gani gani rahmet eylesin. Çektiği çileleri cenneti âlanın derecelerine merdiven eylesin. Bizlere de o yolların çilesini görende ilmin, âlimin kıymetini anlamak nasip etsin, âmin.