Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ölüm Hastalığı

Marguerite Duras

En Eski Ölüm Hastalığı Sözleri ve Alıntıları

En Eski Ölüm Hastalığı sözleri ve alıntılarını, en eski Ölüm Hastalığı kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ölüm Hastalığı
...Bu kadın, şimdiye kadar bildiğiniz bütün dış gerçeklerin hepsinden daha esrarengizdir.
Sayfa 14 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Ölüm Hastalığı
"Bu geceye kadar, nasıl olup da gözlerin gördüğü, ellerin dokunduğu, bedenin dokunduğu şeylerin bilinemeyeceğini anlamıştınız. Bu bilmemezliği keşfedersiniz.
Sayfa 17 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ölüm Hastalığı
Siyah denize bakan terasa dönersiniz. İçinizde, nedenini bilmediğiniz hıçkırıklar vardır. Sanki sizin dışınızda bir şeymiş gibi kıyınızda kalakalırlar, size kavuşamazlar ki onları ağlayarak atarsınız. Siyah denize karşı, uyuduğu odanın duvarına karşı, kendinize ağlarsınız, bir yabancının ağlaması gibi.
Sayfa 20 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Ölüm Hastalığı
Hiçbir şeyi sizin bildiğiniz şekilde bilmek istemem, der, ölümün yol açtığı o kesinlikle, hayatınızın her gününde, her gecesinde, birbirine benzeyen o umarsız tekdüzelikle, sevme yoksunluğunun o ölümcül işleyişiyle. Sabah oldu, her şey başlayacak, siz hariç. Siz, hiçbir zaman başlamazsınız.
Sayfa 35 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Denemek, belki günlerce denemek istediğinizi söylersiniz ona. Belki haftalarca. Belki de tüm yaşamınız boyunca. Neyi denemek ? diye sorar. Sevmeyi, dersiniz.
Kimi kez odada, yatağın etrafında ya da deniz tarafındaki duvar boyunca yürürsünüz. Kimi kez ağlarsınız. Kimi kez soğuk başlarken terasa çıkarsınız. Yataktaki bu kadının uykusunun neyi barındırdığını bilmezsiniz. Bu bedenden çıkmak, başkalarının bedenine, kendinizinkine geri dönmek, kendinize doğru dönmek isterdiniz, bir yandan da bunu yapmak zorunda olduğunuz için ağlarsınız.
Reklam
Sorarsınız: Ölüm hastalığı neden ölümcüldür? Cevap verir: Ona yakalanan onu taşıdığını, ölümü taşıdığını bilmediğinden. Üstelik ölecek bir yaşamı olmadan öleceğinden, hiçbir yaşamda, hiçbir zaman ölmeyi bilmeyeceğinden.
Siyah denize bakan terasa dönersiniz. İçinizde, nedenini bilmediğiniz hıçkırıklar vardır. Sanki sizin dışınızda bir şeymiş gibi kıyınızda kalakalırlar, size kavuşamazlar ki onları ağlayarak atasınız. Siyah denize karşı, uyuduğunu odanın duvarına karşı, kendinize ağlarsınız, bir yabancının ağlaması gibi.
Sevdiğini öldürecek gibi olma duygusunu, onu kendinize, yalnız kendinize saklama, bütün yasalara rağmen, bütün ahlaki baskılara rağmen onu alma, kaçırma isteği duydunuz mu ? Hiç bu isteği duydunuz mu ? der. Hiçbir zaman, dersiniz. Size tekrar bakar, tekrarlar: Ölüler ne tuhaf oluyor.
Reklam
Ölümün saltanatını haber veriyorsunuz, der. Ölüm dışarıdan dayatıldığında sevilemez. Sevmediğinize ağladığınızı zannediyorsunuz. Ölümü dayatamadığınıza ağlıyorsunuz. Uykuya dalmıştır bile. Güç işitilir bir sesle: Ölümden öleceksiniz, der. Ölümünüz başladı bile. Ağlarsınız. Ağlamayın, değmez, şu kendinize ağlama alışkanlığını bırakın, değmez, der.
Sevme duygusu başka şeylerle de gelebilir mi? Söylemesi için yalvarırsınız. Her şeyle, bir gecekuşunun uçuşuyla, bir uykuyla, bir uyku haliyle, ölümün yaklaşmasıyla, bir sözcükle, işlenilen bir suçla, kendi kendine, nasıl olduğunu bilmeden ansızın, der.
Bütün hikâyeden onun uykuda söylediği bazı sözcükler kalmıştır yalnızca, neye yakalandığınızı söyleyen o sözcükler: Ölüm hastalığı.
1.200 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.